30 Nisan 2010 Cuma

Madrid Öldü Öldü Dirildi


.
Bu hafta içinde Madridliler öldü öldü dirildi. Önce Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'nın finale kalıp Barnebau'da kupayı kaldırma olasılığını bile düşünmek istemedikleri halde bunun son anda gerçekleşmemesi üzerine ,sonra da düşe kalka (!) UEFA'da finalin eşiğine gelen Atletico'nun kaçmak üzere olan şansını son anda tekrar yakalamasıyla iki gece üst üste şehirde bayram havası yaşandı.
.
Atletico Madrid'in stadı olan Vicente Calderon'da bulunan mozolelerdeki küllerin ait olduğu taraftarlar da tribünlerde ve şehirde kutlamalara katılamasalar da artık daha rahat uyuyorlardır. Bu değişik uygulama dünyada başka bir stadyumda var mı bilemiyorum ama Türkiye'de olursa talep patlamasının bizde yaşanması muhtemel. Tek sorun her ne kadar "Cehennemde ateşinle kavur bizi Kara Kartal" desek de küle dönüşmek. Madirdliler çoktan "Uğrunda ölmeyen Real'li olsun, tabutumuz kırmızı-beyaz" demişler ama...

18 Nisan 2010 Pazar

18.04.2010 Fenerbahçe-Beşiktaş J.K.


.
Cumartesi gecesi eğlence amaçlı Taksim yapınca doğal olarak eve giriş saatim sabaha doğru 04:30 olunca maç sabahı haliyle kalkması da ayrı bir zor oluyor. Bütün hafta saatin alarmı ile uyanmanın illetini, daha bir uykusuz olmama rağmen pazar sabahı tatlı bir ses olarak algılayarak uyanmamnın tek sebebi Beşiktaş olması herşeyi açıklıyor.
.
Bir ilk bahar sabahı odama vuran güneş ile uyandıkdan sonra güzel bir kahvaltı, göz ucuyla okunan gazete sayfaları ve bir iki kelime yazalım bloga da klasikleşsin "maç sabahı" yazıları havasında oturdum klavyenin başına.. Para kazanacağım iş olsa uğraşmam elbette aklıma direk geçen senelerde haykırarak söylediğimiz bu sene aklımızdan geçen tezahürat geliyor hemen "deli diyorlar bana" ..
.
Bilet hazır,hava güzel, toplu gidiş olur mu olmaz mı bilemiyorum şuanda fakat akşam ki maça hazırız. Eski günlerde ki gibi yarı yarıya olmasada derbi tribünleri genede zevkli olabiliyor Kadıköy deplasmanları.. Bilhassa fotoğradaki gibi toplu gidiş olduğu zaman. Pankartı güzelce katladım, ipini kontrol ettim. Blogada bir iki satır karaladık artık bana müsade... Bakalım Haydarpaşa'ya yürürken keyiflimi üzgünmü olacağız??

14 Nisan 2010 Çarşamba

Sözüm Ona Anket Ama...



Anket adı altında yönlendirme var, bilinçaltına gönderme yapılıyor. "Ne kadar fanatiksiniz?" sorusuyla birlikte insanları sosyal yaşamdan, sosyal sorumlulukdan, toplum ve özel&bireysel ilişkilerinden koparma diyorum ben buna.. İlk bakışta anlaşılmıyor masum sorular ve cevaplar gibi geliyor. Yarın başka takımın taraftarları biz daha fanatiğiz diyerek takımını seçtikleri oranlar ve davranışları arttıracaklar keza şimdiki sonuçlarda değişecek Beşiktaşlılar da.

Sonuç mu? Özel günlere önem vermeme, eğitimden, sağlıkdan, toplumdan uzaklaşma... Anlayan anladı...

11 Nisan 2010 Pazar

İşler Değişti


.
Beş sene önceki maçta fotoğraftaki kadar Trabzonlu vardı kale arkasında kendilerine ayrılan yerde. Beş sene sonra Trabzon'da çok şeyler değişmiş. Esas hocasını bulmuş, kimliğini bulmaya yakın bir takım ve puan cetveline bakmayan bir taraftar topluluğu. Değişmeyen tek şey önlerindeki Gurbetçi Gençler pankartı ki onun da şekli şemali değişmişti. Maçın sonunda alınan bir puan işlerine yaramasa de epey bir sevindiler.

Beş senedir bizde de değişmeyen tek şey başkan. Şekli şemali de pek değişmedi. Ama Beşiktaş'ta hocasından, futbolcusuna, kimliğinden duruşuna kadar kulüp de değişti, stat da değişti, tribünler de değişim içerisine girdi. Maç sonunda alınan bir puan bizim de işimize yaramadı. Giden şampiyonluğa yanan kadar haftaya oynanacak Fener maçına hevesi kalmayanlar da var. Bizimse hevesimiz kaçar, biz tutarız. İçimizde değişmeyen sevgimizle yine yerimizi alırız haftaya Kadıköy'de.

10 Nisan 2010 Cumartesi

10 Nisan 2010 Beşiktaş-Trabzonspor


.
Bol yağışlı,kasvetli ve soğuk geçen uzun bir kış sonrası nisan ayının ortalarına yaklaştığımız bugünlerde havaların düzelmeye başlamasıyla baharı mutlulukla karşılıyorum hele benim gibi sıcak ve güneşi sevenlerin keyfine yoktur. Her cumartesi sabahı istemeye istemeye erken kalkıp, işe gitme telaşı ile hazırlanırken cama vuran güneş sayesinde bir nebze yüzümde tebessüm oluşuyor. Bu akşam Beşiktaş'ımızla randevum var, işten sonra soluğu semtde alacağım için, evden çıkmadan son kontrolleri yapıyorum. Kombinem cebimde, atkım boynumda, cep telefonu,cüzdan,anahtar gibi demirbaşlarda üstümde tamamdır diyerek kapıyı kapatıyorum.

Hava güneşli ve ılık boynumda Beşiktaş atkısı ayaklarım şirkete doğru yol alırken, aklım akşam ki maçda şüphesiz. Ligin sonlarına yaklaştıkca her maç bir final, Trabzon maçı bir bakıma "ya tamam yada devam" gibi gibi duruyor. "Maçın sonucu ne olur, kadro nedir?" düşünceleri zihnimde köşe kapmaca oynarken kendimi şirketin kapısında buluyorum. İçimden içeri girmek gelmese de hadi diyorum farzet başka şehirden İstanbul'a gidiyorsun. Aç kapıyı bin otobüse, 5-6 saat sonra semtdesin.. Yazıyı yayınlarken saatime bakıyorum,çıkışa yaklaşık 1 saat var. Hadi diyorum gözüm aydın, İstanbul il sınırına girmişiz 1 saat sonra güneşli ılık İstanbul'un sokaklarında deniz kenarında siyah beyaz aşkımla olacağım..

9 Nisan 2010 Cuma

Cefakar Taraftar -5-



Tribünler dolup kapılar kapanınca Beşiktaş'ı izlemek engellenemez, izlemek için herşeyi yaparım diyenler...

8 Nisan 2010 Perşembe

Beşiktaş-Trabzonspor 10.04.2010

Bundan on bir sene evvel bir Trabzonspor maçı için ilk organizasyonumuzu düzenlemiştik Eskişehir'de. Bir otobüsü bulmasak d Beşiktaş aşkıyla gecenin bir yarısı tren istasyonunda bulmuştuk kendimizi (Fotosu yan tarafta mevcuttur). O zamanlar şampiyonluk iddiamız da kuvvetli değildi ama aşkımızın gücü yollara meydan okuyordu. Şimdi yine bir Trabzonspor maçı öncesi hesaba kitaba başlamak, Kadıköy'e, umuda yolculuğa çıkmak ve Mustafa Denizli'nin kehanetlerine kulak kabartmak için bekleyişteyiz. Her hesapsız puan kaybı için ahlanıp vahlanarak son altı maça geldik. Öyle bir takımız ki kazandığı kadar kaybettiği maçlar da olağan geliyor. 2-0'dan maç da çeviriyor, gol atamadan iki puan da bırakıyor. Bu iki haftada iki galibiyet alınabileceğine inanıyoruz ama kimse de iki maçtan da galip çıkılmasa şaşırmayacak. İş iki maçla da bitmeyecek zaten. Herkes elinde kağıt kalem, gözü kendi maçında, kulağı rakibininkinde geçirecek son haftaları. Biz şimdilik Kadıköy'e umutlu geçek için rakibin Umut'unu tutup kendi Rüştü'müzü ispatlayalım, bir şekilde üç puana uzanalım. Sonra adım alışırcasına yaklaşırız hedefe.

6 Nisan 2010 Salı

TRT1 de Amigolar Konuşacak...


TRT 1'de yayınlanan ve geçen senede programa katılan tribün amigoları, "Nasılsınız?" isimli programa bu sene de davet edilmişler. Tayfun Talipoğlu'nun sunduğu ve geçen seneki bölümüyle büyük beğeni toplayan programın yenisi bu akşam ( 6 Nisan 2010 Salı günü) saat 23.10'dan itibaren TRT 1 ekranlarında izleyebilirsiniz. Sadece 8 takımın temsilcisi olacakmış. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Diyarbakırspor, Eskişehirspor, Bursaspor ve Kayserispor. iyi seyirler...