3 Temmuz 2011 Pazar

The UK Diary - 2



Diğer Londra statlarında olduğu gibi stadın etrafında pub yok, yani 5 dakika yürüme mesafesinden bahsediyorum. Önce store'a bakayım dedim, pek göze çarpan birşey yok; atkı, forma, bere, hediyelik eşyalar falan...vs

Karnım aç, daldım bir fish&chips'e oturdum, 'ooo hemşerim hoşgeldin', dayı Türk klasik, hiç şaşırmadım... Başladı anlatmaya yanında bir çekik gözlü kız çalışıyor, iyi bir parça. Yok dedi
-'Nasaya proje gönderdim' bilmem ne maddesinden enerji üretiyormuş, geçmiş zaman hatırlamıyorum, böyle çok adamla karşılaştım oralarda önemsemedim.
Dedim; 'sen ver ordan bana bir mezgit bir de cips ben takılayım.' Ekledim; 'burda millet maçtan önce nerde takılır?'
-'Sen napcaksın ki?' dedi, Dedim; 'maça geldim; geziyorum meraklıyım', sana ne adam söyle işte biliyorsan,
-'Ana caddeye çık, şu sokaktan 15 dakika yürü, orda bir kaç pub var oralarda takılır bunlar.' Dedim; 'Burda mevzu oluyor mu? Senin ile araları nasıl, işler nasıl maç günü?'
- 'İyidir benim bunlarla aram, maç günü yoğun olur, ben bayadır burdayım, öyle bir mevzu falan hiç görmedim. Zaten futbolu da pek sevmem.' Montu gördü,
-'Ben de Fenerliyim' dedi, 'ama 16 senedir gitmedim Türkiye'ye.'
İyi halt ettin dedim, kesin iltica etmişsindir diye de geçirdim içimden ama kartona yazmış abim : if no one likes our fish, we don't care, we are millwall we have no foe. (eğer balığımızı beğenmeyen varsa, umrumuzda değil. çünkü biz milvoluz hasmımız yoktur.)

Neyse balığı yuttum bastım publara doğru, hava karanlık tren yolu, ana yolun üzerinden devam ediyor, yani alt geçitler var. Karanlık alt geçitler, filmlerden sahneler geliyor aklıma, tırsıyorum. Aptalca bir cesaret var o zamanlar bende giderim lan diyorum nolacak, merak ediyorum. 'OOooo' karşıdan bir güruh geliyor, yüksek sesle konuşuyorlar, bol argo küfür çoğunu anlamıyorum, öyle geçip gidiyorlar, beni de kesiyorlar 'Millwall Millwall' diye bağırıyorlar fakat bir numara yok yani....

Hiç yorum yok: