26 Ağustos 2010 Perşembe

Git Gel Helsinki Altı Saat


.
Takımımız Finlandiya'da. Aurelio da. Oynayan oynamayan futbolcuların da maçı bekleyen taraftarların da turun geçileceğinden şüphesi olduğunu zannetmiyorum. Öncelikle gruplara kalalım ve ilk kez çıkmayı başaralım istiyor herkes. Öyle de olacak. Buraya kadarı zaten başarı olarak kabul görecek bir mesafe değil Beşiktaş için. Esas olan gruba kaldıktan sonra ne kadar ileriye gidilebileceği.
.
Vikingur ve Plezen'den sonra Helsinki de Beşiktaş'a rakip olabilecek kalitede ekipler değil. Henüz tam anlamıyla oturmamış olan kadromuza rağmen eleme turlarından istenilen sonuçlar alınması bu sebeple normal. Gruplara kaldığımızda çok daha çetin geçecek maçlar bekliyor olacak bizi. Kaçan gollere veryansın ederken puanlara da el sallayarak treni kaçırabiliriz. Lig uzun bir maraton, UEFA engelli koşu. İBB mağlubiyeti ilerleyen haftalarda telafi edilebilir ama Avrupa'da alınabilecek kötü bir sonuçlar kulvarın dışında kalınır.
.
Transfer sezonunun bitimine günler kala forvet için dilimize pelesenk olan isimler gelmedi bir türlü. Onun yerine orta sahaya takviye yapıldı ve iyice kuvvetlendirildi. Şu takımın dengesini bozmadan Bobo'nun yanına monte edilecek bir golcü çok şeyi değiştirecektir. Yönetimin alavere dalaverelerine alştık. Ağız değiştirip duruyorlar. Quaresma içinde olmuyor derken attırıldı imzalar. Belki bu geceki dönüş yolculuğundan sonra daha da netleşir her şey.

24 Ağustos 2010 Salı

İyi Mi Oldu, Kötü Mü?


.
Aurelio Beşiktaş'ta deniyor.
Nereden baksan ayrı bir rengi var bu transferin. İyi yönleri olabilir, faydalı denebilir. Öte yandan da 'Ne işi var?' diye sorgulanabilir. Ben sorgulayanlardanım mesela. Milli futbolcu olması artısı, Türk olup Türkiye'yi tanıması avantaj, orta sahada hamallık yapacak tipte bir futbolcu ve Ernst'in yükünü hafifletecek olması orta sahayı rahatlatacak denebilir.
.
Yaşı 33. Fenerbahçe'de uzun süre top koşturduktan sonra gittiği İspanya'da bekleneni veremeyerek iki vasat sezon geçirdi. Sakatlık yaşadı diye biliyorum. Gelelim en önemli eksisine; Fenerbahçe'de oynadığı dönemde bir kupa maçı sonrası Fenerbahçe Stadı'nın otoparkında yaşananlar hala akıllarda. Maç içerisinde Ricardinho'nun kendisine sözlü hakaretlerine faturayı kendince kesmek üzere maçın sonunu beklemiş ve kendisine saldırmıştı.
.
Geçen sene Bursa formasıyla bize attığı gol sonrası yaşadığı abartılı sevinç yüzünden hala Zapo'ya yüz çevirenler, Beşiktaş forması taşıyan bir futbolcuya kalkan yumruğun sahibini tribünlere çağırıp yumruk şov yaptıracak mı göreceğiz...

19 Ağustos 2010 Perşembe

55 Cenk İşler


.
37'sine merdiven dayayan, 142 golle 100'ler kulübü üyesi olan Cenk İşler yuvaya dönüş yapmış. Bu yaşına kadar şampiyonluğa oynayan takımlar dışında Anadolu'yu dönüp dolaşan futbolcu zaman zaman dönüşler yaşadığı Samsunspor dışında İstanbulspor, Adanaspor, Konyaspor, Ankaragücü, Kayseri Erciyesspor, Antalyaspor, Manisaspor ve son olarak da Kasımpaşaspor'da forma giydi.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Tez Gruplara Katılına


.
Maç sonu köprü trafiği geçsin diye beklerken semtte oyalandık. Yemek yemek için bir yer ararken önümüzde dört Guti formalı arkadaş çıktı. Bu sahne dün akşam stat içinde ve dışında olağan bir durumdu aslında. Ben düne kadar hiç bir maçta bu kadar formasıyla gezinenleri görmemiştim açıkçası. Üstelik güneşin tüm yakıcılığına rağmen. Guti ve Quaresma'nın formalarına taraftarlar kadar rakip oyuncular da talep gösteriyor. Maçın ilk yarı bitiş düdüğü çalar çalmaz Quaresma'nın yanıbaşındaki sekiz numaralı Helsinkili oyuncu eliyle formasını göstererek maç bitiminde onunkini almak istediğini belirtti.
.
Güneş yavaş yavaş Yeni Açık tribünün ardından batarken sahay çıktı Beşiktaş. Kadrodaki bazı oyuncuların (Tabata-Hilbert) sanki son şanslarıymış gibi geldi bize. Öyle ki Hilbert geldiğinden beri en iyi oyununu oynadı. Tabata ise Guti'nin stajyerliğinde vasatı aşamadı. Helsinki'nin batan güneşe rağmen nemli İstanbul sıcağında koşmaya ve gol atmaya niyeti yok gibiydi. Misafir umduğunu değil bulduğunu yer misali iki golü kalesinde görerek kapadı doksan dakikayı. Topa sürekli sahip olan Beşiktaş daha farklı bir skor alarak rövanşa hepten garantili bir şekilde gidebilirdi ama madalyonun öteki yüzünde maçın son dakikasında rakibe verilen pozisyon da var. Soldan kaçırılan Helsinkili Cenk ile karşı karşıya kaldığı pozisyonu gol yapabilse ne avantaj kalırdı ne bir şey. Üstelik bu pozisyon bir kaç dakika önce de zenci oyuncu berbat bir vuruşla net bir pozisyonu heba etmişti.
.
İftarın ikinci yarının başına denk gelmesi tribünlerden "Haydi imam, haydi imam şimdiiii, tam zamanı, tam zamanı şimdiii" seslerinin yükselmesine sebep oldu. İftardan sonra gelen ikinci gol ise tatlı niyetine keyiflendirdi ve takımla birlikte tribünlerde şova başladı. Dale tezahüratlarında şekilden şekile girilirken ayakkabı çıkarma olayına geçilmeseydi iyiydi.
.
Bu skor Beşiktaş'a yeter ve gruplara merhaba deriz haftaya. Mühim olan her seferinde 'Bir arkadaşa bakıp çıkacağım' modunda gruplarda misafir olmamak. Yıldız olsun olmasın, adam gibi bir forvet takıma monte edildiğinde her şey çok daha güzel olacak.
.
Son söz Quaresma için; o nasıl bir goldü öyle kardeşim? Hele ki golden sonra malzemeci Süreyya'ya koşuşun. Hepimize sarılmışsın gibi olduk.

17 Ağustos 2010 Salı

Son Engel


.
Saat 19:00'da UEFA maçı mı olurmuş?! Normalde Cuma ve Pazartesi oynanan lig maçları bile 20:00'de oynanırken, cehennem sıcakları yaşadığımız bu günlerde iftar saatini de göz önünde bulundurarak maçlar geç saatlere alınırken bu mühim maçın başlama saatini onaylamak mümkün değil. Madem günü değiştirilebiliyor bu maçların (Perşembeden Salıya alındı) saatlerinin de şartlara göre değiştirilebilmesi lazım. Gün, on bir sene önceki büyük depremin yıl dönümü. Akşam tribünlerde mutlaka geçmişe yönelik pankartlar olacaktır, aralarına bir de UEFA'ya saat dolayısıyla sitem pankartı sıkışmasını umut ediyorum.
.
'Aman nazar değmesin' dememize rağmen kalecilerimizden Hakan Arıkan dünkü antremanda sakatlanması sonucu bu maçta kaleyi yeni transfer Cenk koruyacak. Villareal maçında oynamış olması çok iyi oldu. Guti ilk kez İnönü'de bir maça çıkacak. O taraftarın önünde oynayacak olmanın heycanını yaşarken bizler de onun ayağından çıkacak pasları izleyecek olmanın heyecanını yaşayacağız. Sıcaktan daha çok Helsinki takımının etkilecektir. Sarışın beyaz tenli çocuklar bundan 16 sene önceki gibi İstanbul'dan eli boş dönerse biz de bir hafta sonra Finlandiya'ya daha rahat gideriz.

15 Ağustos 2010 Pazar

Başlangıç


.
Ligin ilk maçında ligin yeni takımı Buca karşısına çıkan Beşiktaş 1-0 da olsa kazanmasını bildi. Şu sıcaklarda, ülkenin en sıcak şehirlerinden birinde, bırakın top oynamayı, izlemesi bile zor. İftar sonrası geç saatte başlayan karşılaşma için stada gelen seyirci sayısı hatırı sayılır miktarda. İlk bakışta İzmir'in ligdeki tek temsilcisi Buca'nın takımı çok toplama gözüküyor. Bu toplamdan bir çıkarım yapma görevi de Bülent Uygun'un. İşi zor geldi bize. Sivas'ın karlı sahasındaki maç sonlarında "Bülent Başgaaaan!" diye ona sarılan hayran kitlesinin bir benzerini yaratabilmesi için çok çalışması gerekecek.
.
Beşiktaş'a gelince; tek cümleyle özetleyecek olursak 'istediğini aldı' diyebiliriz. Her ne kadar kağıt üstünde favori gözüken taraf olsa da ligin ilk maçında önemli olan skora bakılmaksızın alınacak üç puandı ve bunu başardılar. Takımda aksayan kısım her zamanki gibi forvet hattıydı. Bitirici vuruşlarda etkili bir çift ayağa ihtiyaç duyulduğu kesin. Guti ilk resmi maçında attığı etkili paslarla hem gözümüzü okşadı hem de golün asistiyle üç puanın yolunu açan kişi oldu. Top onun ayağındayken herkesin tetikte olması lazım. Quaresma istekliliğini sürdürüyor. Kesinlikle daha iyi olacak. En büyük alkışı almayı hak edenlerden biri de genç Necip. Tekmeye uzattığı alnına bir öpücük bizden. Schuster, ikinci yarının başında gol gelince oyuncu değişikliklerini daha çok skoru korumaya yönelik yapmayı uygun bulup son dakikaları bekledi ve yorulanları teker teker kenara aldı. 75. dakikada rakibe çıkan kırmızı kartın da etkisi vardı elbette. On kişi kalan rakip karşısında maçın son bölümlerinde iki defans oyuncumuz Ferrari ve Zapo'nun gereksiz yere sarı kart görmeleri de ilerleyen haftalar için pek hoş olmadı.
.
Uzun sürecek olan maratonun ilk adımı sağlam atıldı, UEFA'da lige kalmak içinse üç adım atlama yapmak gerekiyordu, sıra sonuncusuna geldi. Salı günü iftardan önce, daha güneşi batırmadan İnönü'ye çıkmak durumunda kalacak takımımız. Finlandiya'ya avantajlı bir skorla gitmek için galibiyet, galibiyet için gol, gol içinde golcü şart.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Hani Bana?


.
Doğuş Oto Quaresma'ya lakabı olan Q7 model araba hediye etmiş. Düzenlenen tören de Schuster de var ve ona da bir araba hediye edildiği söyleniyor. İkisi de yeni çıkan siyah formalarla objektiflere poz verirken Quaresma'nın 'Q7' yazılı forması elinde, Schuster'inkin de sadece ismi var. Onunkine de teknik direktör olması sebebiyle TT ya TDİ yazsaydınız bari diye düşünürken ona da A6 modelinin hediye edildiğini öğreniyoruz. Bu yabancı bolluğunda saha da 6 yabancının olması gerektiğini unutmasın diye mi acaba?

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Dur! Kimdir O?


.
Resmi sitede bir kaç gündür geri sayım var. Arka planda hayal meyal görünen siyah formanın satışa çıkacağı güne denk gelmesi sebebiyle görüntünün o gün netleşeceği ve formaların görücüye çıkacağı düşünülüyordu. Dün akşamki Villareal maçına siyah formalarla çıkılınca hesaplar şaştı. Beyaz formanın çıkışı Quaresma'nın gelişine, Çubuklu'nunki Guti'ye denk getirilince bu siyah formaların da yine yeni bir yıldızın parlayışına öncülük etmesi beklenmeye başladı. Geri sayım yarın sona erdiğinde hep birlikte öğreneceğiz.
.
Siyah formanın yanı sıra Guti'yi de ilk kez görmüş olduk dün akşam. İlk maçında ıslıklanması, İspanya'daki eski bir demeçine bağlıymış. Biz keyifle izledik paslarını. Yine de maçın en çok 'Afferim' alanı kaleci Cenk oldu. Hakan'dan sonra Cenk'in de elleri kolları dert görmesin, aman nazar değmesin inşallah. Ferrari gitti gidiyor derken Sivok'un şanssız sakatlığıyla kalmış oldu takımda. Defansımız her türlü taş gibi olacak yani. Fink'i gönderip, Sivok'un bacağıyla sözleşmesine dondurucu sıktıktan sonra forvete ille de yırtıcı tip bir santrafor alınacak gözüyle bakıyoruz artık. Başkanın gözü zaten bir şey görmüyor. Sağda solda eski yeni bir sürü isim fısıldaşılıyor. Siyah forma erken çıktı, forvet geç kalmasa bari. Sahi bir de gri forma çıkacak deniliyordu o ne oldu?