30 Ekim 2011 Pazar

A Shot at Glory (2000)


A Shot at Glory (2000) :

Gordon McLeod, Kilnockie isminde İskoçya ikinci liginde mücadele eden küçük bir kasaba takımının teknik direktörlüğünü yapmaktadır. Takımın yeni Amerikalı sahibinin isteği ile takımı üst sıralara taşıması için yıldız bir oyuncu bulur. Bu yeni oyncuyla, McLeod Kilnockie futbol takımını kapasitesinin ötesine taşımaya çalışır. Bu hedef doğrultusunda ülkenin köklü ve en büyük iki takımından biri olan G.Rangers ile kupa finali oynayarak kazanmak artık hayallerinden çok hedefleri olacaktır.

(10 üzerinden 7 yıldız)

19 Ekim 2011 Çarşamba

Yirmi Küsür...

Olay yeri yine Hakkari,
Gidenler gelmeyecek geri,
Gözlerinin içine bakan bu delikanlı,
Yirmi küsür Mehmetçik'ten sadece biri...

15 Ekim 2011 Cumartesi

Yürümeyelim Arkadaşlar, Koşalım...


Maçı kazanmak isteyen Kayserispor'du, öyle de oldu. Zaten daha karşılaşmanın başında öne geçeceklerdi neredeyse ama bunun için ikinci yarıyı beklemeleri gerekti. Beşiktaş ise yağmurlu bir günde görünmez olmuştu taraftarın bestesine inat. 'Bu havada kim top oynayacak' zihniyetiyle geçti gitti doksan dakika. Lige verilen ara işlerini unutturmuştu. Birbirleriyle ilk defa oynuyormuşcasına kopuk ve anlaşılmaz bir sistemde gol beklentisi de takım gibi 'duran' toplara kaldı haliyle. Simao kesti, stoperler vurdu, olmadı. Edu çabaladı olmadı. Rakipse sağlı sollu, ara paslı girişimlerinde kaçırdı, sayılmadı derken aradığı ve hak ettiği golü buldu. Üstüne bir tane daha attı ve kasvetli bir İstanbul gecesinden üç puanı çıkarmanın aydınlığıyla ayrıldı.

Kaybedilen bir maçın arkasından söylenecek çok şey vardır. Biz artık kaybettiğimiz maçları geçtik, kaybettiğimiz değerlerimizin arkasından bile susan bir camia olma yolunda ilerliyoruz. Altıncı haftada alınan ikinci mağlubiyetin ardından takımda önce seçmece isimler, sonra hepsi ıslıklar altında sahayı terkediyor. Biri "aramızda mücadele etmeyenler var" diyor, öteki "yetmez, akıl lazım". İkisine de sahip bedenler sahada formayla beraber ıslanıyor ama uslanmıyorlar. Rüştü de sakatlanıyor bu arada. Yani şans da lazım ya hani. Bizde o da yok.

Doksan dakikanın sonunda sahanın çimlerine kapanıyor bir adam. Kayserispor'un kalecisi Gökhan Değirmenci. Beşiktaşlı olan babası onu İnönü'nün çimlerinde görmek istermiş. Yakın zamanda kaybettiği babasının bu isteğini, bir nevi vasiyetini, yerine getirmenin buruk gururu ile boşalıyor Gökhan'ın göz yaşları. O, çok sevdiği Beşiktaşlı babasına ağlıyor, biz kaybettiğimiz nice değerlere...

Beşiktaş : 0
Kayserispor: 2

9 Ekim 2011 Pazar

Beşiktaş Başkanlık Koltuğu...


Yıldırım Demirören öncesi ve sonrası Beşiktaş'ımızın durumu ortada, zaten son yıllarda devamlı bir bir yazıldı çizildi. Hatta yıllardır başkanımızı savunanlar,destekleyenlerin büyük çoğunluğu bile artık arkasında durmaya, savunmaya çalışmıyor.

Mali tablo, amatör branşların durumu, transfer fiyaskoları, futbol takımının bir adım bile ileriye gidemeden her sene daha da erimesi, stadyum bilmecesi ve en önemlisi de Beşiktaşlılık duruşu diye bir olgu yaratılıp bununda ayaklar altına alınması. Sayın başkanımızın ağzından her çıkan demecin adeta saatli bir bomba olması ve skandala dönüşmesi. Kulüpler birliği başkanı olduktan sonra hız kesmemesi gibi gibi..

Sonuç olarak şöyle bir anket yapılsa cevabınız hangisi olurdu acaba?? Beşiktaş başkanlık koltuğu, Yıldırım Demirören tarafından hadi oldu da bir şekilde boşaldı, o koltuk yeni sahibini nasıl beklerdi ?? Belki de bu yüzden aklı salim kimselerden muhalefet çıkmıyordur..

6 Ekim 2011 Perşembe

Almanya Tribünleri Bambaşka !!!


Son yıllarda Bundesliga'yı yakından takip edenler fark etmişlerdir, Alman takımlarının tribünlerinin doluluk oranı hem çok yüksek hemde görsel şovların öncüsü İtalyan tribünlerinden çok daha renkli hale geldi.. Hele bu son haberi duyunca ağzımdan tek kelime çıktı. "Alman tribünleri coştu bir kere.." :)

"Haftasonu Bundesliga'da oynanan Hoffenheim-Bayern Münih karşılaşmasının trübününde seks skandalı yaşandı.Karşılaşmayı izlemek üzere Rhein-Neckar-Arena'ya giden Bayern taraftarı ateşli bir çift takımlarının yakaladığı pozisyonları değerlendirememesinden sıkılmış olacak ki 16. dakikada pantolonlarını indirip sevişmeye başladı. Çiftin yanında bulunan taraftarlar bu durumu fotoğraflarla belgelerken bazı taraftarlar da güvenliğe şikayette bulundu. Güvenliğin uyarısıyla cinsel aktivitelerini sonlandıran çift devre arasında yeniden sevişmeye başlayınca güvenlik çareyi çifti stat dışına atmakta buldu. Karşılaşmada Hoffenheim ile Bayern Münih'le golsüz berabere kaldı."

5 Ekim 2011 Çarşamba

Invincible (2006)



Invincible 2006 :

1976 yılında Philadelphia Eagles takımı kötü bir sezon geçirmiştir ve bu durum takıma gönül veren taraftarlarını da çok üzmektedir. Keza hayatında zor günler geçiren, işsizlikle boğuşan ve karısı tarafından terkedilen Vince'de bu fanatik taraftarlardan biridir. Yeni sezona takım yeni bir teknik direktörle başlar. Teknik direktör Dick, stadyumda herkesin katılabileceği bir oyuncu seçmesi yapacağını söyler. Katılan yüzlerce kişi arasında Vince'de vardır. Konusu gerçek olan bu filmi izlerken film boyunca benimde aklıma; "keşke Beşiktaş'ımızı tribünden desteklerken aynı şekilde kendimi yeşil çimlerde bulsam, başarılı olsam ve yıllardır dostlarla omuz omuza yaptığımız kapalıya gollerimi hediye etsem" gelmedi değil hani... :)

(10 üzerinden 7 yıldız)