19 Aralık 2012 Çarşamba

Millwall – Leeds United Maçında Bir Türk


Tarih 24 Mart 2012, arkadaşlarla Millwall – Leeds United maçına gidelim dedik. Aslında İngiltere tribünlerinin düştüğü durumu ve iki takımın son haftalarda aldığı kötü sonuçları düşününce çok kötü bir atmosfer olur diye düşünmüştüm.

Neyse ki beklentileri düşük tutunca daha iyi oluyor. Sonuçta ne sahada ne de tribünde olağanüstü bir şey yoktu ama beklediğimden daha iyi bir tribün vardı. Stadyumun çevresi sanayi bölgesi. Yine de bu sanayi bölgesinin arasında ve her iki tarafında yeni yapıldığı belli olan birçok ev ve apartman var.

Tren istasyonu stadın 7-8 dakika uzaklığında kalıyor. İner inmez 1-2 market var ardından stada ulaşıyorsunuz. Stadyumun yakınlarında hiç pub yok. Zaten o bölgede maç günleri dışında pek de müşterisi olamaz. Stadın içinde içki satışı var. Sadece tribüne sokamıyorsunuz. Millet kontrol noktalarını ellerde bira şişeleriyle geçiyordu. Sadece merdivenleri çıkıp o tribüne giriş yaptığınız anda bırakmak zorundasınız. Bileti aldığım yer, deplasman tribününe en yakın kısım. İyi ki de ordan almışım çünkü stat %95 dolu olmasına rağmen ev sahibi taraftarlarından sadece benim bulunduğum ve yandaki bloklarda 500 kişi maç boyu ayakta izledi.

İlk başta beklentileri düşük tutmaktan bahsettiğimde bunu da içeriyordu aslında. 500 kişi az olsa da, ben en fazla 20-30 kişi ayağa kalkmaya çalışır diye düşünmüştüm. Malum ayakta durmak bile stadyumdan atılmayla sonuçlanabiliyor. Stadın diğer tribünlerinde ara ara ayakta duran 4-5 kişilik gruplara hemen oturun uyarı geliyordu. Fakat 500 kişininin ayakta durduğu ve sürekli Leeds’li taraftarla atışmakta olan bu iki bloka gelip oturun diyecek halleri olmadığından herhangi bir sorun olmadı. 
Bu arada 90 dakika içeirisinde sanırım tek küfürsüz beste “No one likes us” bestesiydi. Onun dışında İstanbul sloganı maç öncesi, içinde ve sonrasında aşağı yukarı 30 kez söylenmiştir heralde. Tabi bu tezahurata bizde katkıda bulunduk maç boyunca. Arada sırada Galatasaray tezahuratı da yükseldi ona da sessiz kaldık haliyle :)
Bu tezahuratlar dışında maç boyunca Leeds’li taraftarlarla atıştılar. Tezahuratların %90’ı Leeds taraftarına sataşma ve küfür içeriyordu.Erman’lar, Şansal’lar, Hıncal’ları götürmek lazım o stadlara. Sürekli çıkıp küfürsüz İngiliz stadları demekle olmuyor. Bayanlar, çocuklar herkes benim bulunduğum noktada maç boyunca küfür ediyordu.

Bu son 2 sezondür özellikle dikkat edilen ve caydırıcı cezalar verilen Türk bayraklarına belli ki Millwall’ın en fanatiklerini bile sindirmiş diye düşünürken yine aralardan bir tane Türk bayrağı ortaya çıktı. Fakat işin komik tarafı kimse elinde 2 saniyeden fazla tutmaya cesaret edemiyordu. En son birisi alıp 15-20 saniye Leeds taraftarına doğru gösterdi sonra ortadan kayboldu zaten. Bayrağı arka taraflarda yerde görmüştüm en son. Hani ısrarla Türkiye’yi yada GS’yi çok seviyorlar diye düşünen bazı kişiler için bu bilgiyi vermiş olalım.

Tabi maç boyunca o kadar “İstanbul” tezahuratıyla vermek istedikleri mesajı zaten iletmişlerdir. Birde “Allways look out for Turks carrying knives” (Her zaman bıçak taşıyan Türklere dikkat edin) ve “You left your mates behind” (Arkadaşlarınızı geride bıraktınız-sattınız) tezahuratlarını da sık sık söylediler.


Leeds taraftarı da kendilerine ayrılan 2 bin kişilk yeri doldurdu. Yine de daha iyi bir performans beklerdim açıkçası. Sonuçta deplasman tribünleri her zaman daha iyidir İngiltere’de. Çünkü kimse oturmuyor, deplasmana giden kişiler belli vs. Yine de sesleri duyuldu, bazen güzel de bağırdılar ama deplasmanın avantajını tam anlamıyla kullanamadılar.


Maça gelirsek oyanan futbol aşırı kalitesiz bir futboldu. Yetenek açısından bir yorum bile yapamıyorum yani. İyi futbolcu yok gibiydi. Tam bir mücadele ve karmaşa içinde geçti maç. Maçın geneli ortada geçti. Leeds golü bulduktan 1 dakika sonra Millwall penaltıdan yararlanamadı. Zaten gol ve penaltının dışında çok fazla önemli pozisyonlar yoktu.
(Millwall:0-Leeds United:1)

Maçta tanışıp konuştuğumuz birkaç taraftarla maç sonrasında takıldıkları pub’a gittik. Stadyumdan yürüyünce 20 dk uzaklıktaydı. Hepsi takımın özellikle iç sahadaki durumundan şikayetçiydi. “Yıllardır maçlara gidiyorum bu kadar kötü iç saha performansı görmedim” diyen birçok taraftar vardı. Tabi bu konular kısa sürdü Türk olduğumu öğrenenler hemen Beşiktaş-Leeds-İstanbul-GS konularına getirdi muhabbeti. Bizde üzerimize düşeni yapıp Türk tribünleri hakkında doğru bilgileri vermiş olduk :)

Sonuç olarak futbolu kötü, mücadelesi fena sayılmayan, tribünleri de iyi olan bir maçtı. Fakat rakip Leeds yada West Ham gibi takımlar olmadığı zaman aşırı derecede kötü bir atmosfer olacağını düşünüyorum çünkü maç boyunca bağıran kesimin gözü hep Leeds taraftarındaydı. Sürekli onlara sataştılar, onlara küfrettiler. Sıradan bir rakip ve deplasman seyircisinin az olduğu bir takım geldiğinde çok sessiz bir maç olur diye tahmin ediyorum.

Bu arada Türk bayrağını stada sokan taraftara 10 yıl yasak verildi. 

http://www.thesun.co.uk/sol/homepage/sport/football/4218912/Millwall-fan-banned-for-10-years.html

İngiltere'de maça giderek tribün nabzını tutan ve bizimle paylaştığı bu güzel yazısı için "Totti" nickli arkadaşımıza teşekkür ederiz.

Hiç yorum yok: