27 Ocak 2010 Çarşamba

"Sen Varsan Y.D. , Bizler Yokuz" Dercesine..


"Kimse gelmesin der gibi gibi" başlıklı yazıda kısaca durumu özetlemiştim, tribünlerin boş kalacağını, boş kalması için birilerinin elinden geleni yaptığını.Seçim öncesi sessizlik istenildiğini. Hava buz gibi soğuk, "ertelenir mi ertelenmez mi ?" belirsizliği, Trt gibi açık kanaldan canlı yayın, nakavt olunmuş kupada son maç, rakip alt liglerden, biletler pahalı ve en önemlisi İstanbul gibi metropolde günün en abuk saatinde başlayan bir karşılaşma. Kombineliler bile gidemiyor. Bu stadyuma hafta içi gündüz, sıradan antremana dünkü sayının 4 misli adam gidiyorsa esasında tablo açık seçik ortadadır.

Bu işler zaten bir iki günlük mevzu da değil. Önce sistemli bir şekilde insanların kafasından Beşiktaşlılıklarını sildirdiler. Beşiktaşlılık duruşu diye bir olgu çıkardılar. Beşiktaş sevgisi yerine başta Fenerbahçe olmak üzere rakip camialara karşı nefret tohumları ektirdiler. Gerçek sevenlerin kalbinden Beşiktaş sevgisini sökmek için heveslerini, umutlarını, saf duygularını çaldılar. Rant bilmeyen tribünlere rant soktular. Grupçuklar yarattılar. Kardeşten öte olan bu dostlukların içine ince ayarlar çektiler. Seyircinin en doğal hakkı olan beğenmeme eleştrilerini, protestolarını frenlediler bastırdılar. Kaçırdılar eskileri, gerçek sevenleri. İnatla tribünde kalan destekleyenlerin beyinlerini yıkadılar günlük başarılar, vizyonsuz hedefler ile kandırdılar. Her seferinde heveslendirip utandırdılar. Seyirci dediğin güzelliğe gelir. Adı üstündedir hava, takım, hedef, iddia şartları güzel olduğunda seyire gelir.Şu anki durum ortada, bu belirsizliğe seyirci gelmedi böyle gidersede gelmez, gelmeyecek.
Taraftar ise küstürüldü, dövdürüldü. Ağızlarda sadece bir laf "taraftar görevini yapsın". İyi de kardeşim "Taraftar dediğiniz maaşlı kadrolu memur, işçi sınıfı mı ki? sadece destekleyecek sormayacak, eleştirmeyecek, beğenmeme lüksü olmayacak makina gibi sadece destekleyecek" derler adama. O zaman kulübün gerçek sahibi kongre üyeleridir diyenlere soralım bu kişiler de "müdürler, hissedarlar, patronlar" mı oluyor? İşinize geldi mi taraftar sayesinde kazanırsınız, muhteşemdir, işinize gelmedi mi de çapulcudur. Esas tabelacı sizlersiniz, talebladaki skora göre tribündeki cebinden para vererek gelen seyircilere kılıf biçiyorsunuz. Sayenizde artık seyirci yok, taraftar da yok çünkü karşınızda artık koyun yok!!!

1 yorum:

1903 dedi ki...

Eline sağlık valla. Güzel yazmışsın.