18 Mart 2012 Pazar

Avrupa Kupalarında "A.Dragons, Atletico Madrid" Gecesi


Perşembe akşamı Beşiktaş'ımız için hem basketbolda hemde futbolda Avrupa kupası sınavı vardı. Yoğun geçen işten saat 18:00 gibi çıkıp direk Zincirlikuyu'ya doğru hızlı adımlarla yürürken atıştıran sulu kar ve trafiğe aldırmıyordum. Akatlar spor salonuna Zincirlikuyu Metrobüs durağı önünden rink servisi yapılacağını duyan Beşiktaş'lılar toplanmış bekliyorlardı. Tabii gelen giden servis olmayınca, taksiler de durmayınca sıkıntılı ve klasik Beşiktaş maçı öncesine tanık oluyordum. Malesef İstanbul için çok yakın mesafede de olsa salona ulaşmak kolay olmuyordu. Zar zor bulunan taksi ve salona yakın bir yerde trafik yüzünden yaya olarak yola devam ederek salona ulaşıyordum. Salona girdiğimde maç başlamıştı. Zaten salonun diğer yarısı da benim gibi maç başladıktan sonra içeri giriyordu. Maç için pek söylenecek bir söz bulamıyorum çünkü başı boş kulüpte oyuncularımız böylesi önemli ve zor maçı farklı ve rahat şekilde kazanıyorlardı. Söylenecek tek söz hepsine helal olsun. Şimdi sırada 27-29 nisan arasında oynanacak Final Four karşılaşmaları var. Bize de takımın ve armanın peşinden gitmek kalıyor. Umarım biran önce hangi şehirde oynanacağı belli olur ve bizde hazırlıklarımıza başlarız. Tebrikler 12 Kara Kartal'ımıza..


Pek ümidimiz yoktu fakat gene de kalplerimiz galibiyet için kıpır kıpır atıyordu. Basketbolda alınan rahat galibiyet sonrası gene sıkışık trafik yüzünden sıkıntılı bir şekilde stadyuma ulaşıyorduk. Zaten kapalı tribünde yerimi aldığımda takımlar sahaya çıkmış son hazırlıklar yapılıyordu. Seromoninin ardından muhteşem bir üçlü ile maça başlayan Beşiktaş'ımız ağırlığını sahaya koymaya çalışırken tribünlerde istenen ve özlenen desteği ortaya koyuyordu. Madrid deplasmanında tribün olarak pek varlık gösteremesekte İstanbul'da 30 küsur bin coşkulu taraftarımızla A.Madrid'li oyunculara ve hakeme karşı baskı oluşturduğumuzu sansakta malesef değişen birşey olmadığını görecektik. Bu sefer gol bile atamadan gene 3 gol yemiştik. Zaten 3-1'lik dezavantajla İstanbul'a gelip birde ilk yarının ortalarında 0-1 geriye düşünce tur gitti düşüncesiyle maçta bitmiş oluyor. Eğer İstanbul'da kendi evimizde Avrupa veya lig maçlarında hakemler oyuncularımıza bu kadar kolay kart çıkarıp, faul çalıyorlarsa demek ki yapılan baskı da kuru gürültüden başka birşey değildir diyesim geliyor. Bu sene geçen seneye göre Avrupa kupalarında bir tur daha fazla maç yapmış oluyorduk bu yönden bakarsak başarılıyız fakat biz Beşiktaş'lıları endişeye düşüren ve korkutan ise Braga gibi önemli bir maçtan yarım saat önce kulübü borç batağına batırıp istifa edip giden başkandan sonra geleceğin neler getireceğinin belirsizliği oluyor.

Hiç yorum yok: