14 Ocak 2015 Çarşamba

The UK Diary - 8

Bir de Chelsea maçı maceramız var, ama o da b.ktandı şimdiden söyliyim. Şampiyonlar Ligi grup maçları hafta içi oynanıyor malumunuz...Semt stada yakın olduğu için sağa sola asmışlar ilanları bilette indirim var diye 25 GBP kale arkası bilet... 

Aha dedik fırsat bu fırsat gidelim maça, aldık bir iki gün önceden biletleri, Chelsea Bordeux ile oynuyor, bizim oralarda otel boldu, bir sürü Fransız gelmiş maça. Paris Londra 3-4 saat mi ne trenle ben gidemedim ama giden arkadaşlar var, atlıyorsun tren denizin altından fırt Paris...

Stamford Bridge'in orada bir burgerci var, burgerci dediğim dönerci işte, Türk ama Kıbrıs'lı. Türk'le Kıbrıs'lı arasında fark varmış bunu da oralarda öğrendik. Neyse bu herifin dükkanının adı da Amerikan Burger mi 

American Express mi ne öyle bir şey, yemin ederim öyle boktan döner Türkiye'de bile yok, çünkü genelde Türkler'in dönerleri güzel oluyor İngiltere'de. patates cipsi yapar bir hafta o yağı değiştirmez yavsağın çocuğu, yağın rengi açılsın diye de içine ilaç atar. 

Chelsea,Fulham,Putney gibi semtlere yolu düşen Türkler illa ki bu adamın ya evinde kalır - ilk geldiğinde- ya da dükkanında çalışır. Ben çalışmadım ama bir kaç arkadaş çalıştı bunun yanında oradan biliyorum. Neyse bu türk burgercinin önü mubarek İnönü stadından hesap edin yeni açıktan eski açığa kadar, maç günü oldu mu çift döner çift usta çalışıyor. Ustalar redbull falan içiyorlar siparis yetistirmek icin.  Maç günü oldu mu esnaf bayram ediyor stadın orada, publar falan ağzına kadar dolu, yeme içme gırla devam...


Biz de yol adlık stada doğru, evde yolluk yaptık tabi, artık parayı dengeli harcamak lazım, yetişmiyor çünkü... Publara gidip ancak bir iki biraya yer var bütçede. Klasik publar dolu ağzıyla g.tüyle içenler birbirine karışmış.
Girdik stadyuma tv yayınından hesap edersek, sol taraftaki kale arkasındayız, eski efsane topçuları Zola'nın da restoranı var bizim o tarafta. Karsı kale arkasında 1000 kadar Bordo'lu, iyi bağırdılar... 4 yediler, hiç bir varlık göstermediler adamlar ama herifler 90 dakika bağırdı, ben de sürekli onları kesiyorum. Maç falan umrumda değil, bana tribün lazım aksiyon lazım, bunun için stat stat geziyoruz ama sıfıra sıfır elde var sıfır.

Maçtan önce bütün koltuklarda mavi beyaz çizgili atkılar, her koltukta bir tane, ben de 3 tane var malum, 2'sini orada çocuklara verdim biri hala durur. Bir işte takım sahaya çıkarken herkes salladı atkıları, bütün stat, güzel bir görüntü olustu sonra herkes astı atkıları boynuna oturdu maçı izledi. Öyle ki pozisyon olup millet ayağa fırlıyor, daha sonra pozisyon geçince arkadan karılar bağırıyorlar, ''sit down, please'' (lütfen oturun) diye, ulan tiyatro mu lütfen oturun ne demek...


Maç bitti çıktık, stadın önündeki yol trafige kapanıyor mac günü. her yer atlı polis. Stat 10 dakikada boşalıyor, trafik de 15 dakika sonra normal haline donuyor. Hersey bu kadar basit yani...


http://www.dailymotion.com/video/x6sukw_chelsea-v-bordeaux_news


Hiç yorum yok: