30 Mayıs 2010 Pazar

Top Benim İstediğimi Oynatırım


Güney Afrika'da oynanacak Dünya Kupası için dizayn edilen Adidas'ın yeni futbol topu 'Jabulani' tanıtıldıktan sonra milli takımların hazırlık maçlarında görücüye çıkmış. Topla buluşan futbolcuların ilk yorumları genelde olumsuz hatta bir çoğu topu bakkaldan alınan plastik toplara benzetmiş. Fevernova kadar beğenilmeyen topun dikişsiz olması sebebiyle hızının artmasının yanısıra rüzgarla birlikte ani yön değiştirmesi kalecilerin kontrolünü zorlaştırdığından, beğenmeyenlerin başında kaleciler geliyor. Adının anlamının 'kutlama için' olmasının yanı sıra aynı adla başka bir ürünün daha olması sebebiyle 'sarhoş top' da denilebilir yakında. Güney Afrika Ev sahipliğinin avantajı ile birlikte topun sahipliğini kullanarak finale ulaşığ kutlama yapabileceğini sanmıyoruz ama teselliyi başka bir jabulani'de bulacaklar en azından.
.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Ne araba nede Formula...


Hey gidi heyy yıllar çok çabuk geçiyor.. Şimdi hatırlıyorum da 2005 senesinde, herkesi İstanbulda Formula 1 yarışları yapılacak heyecanı sarmıştı. Pahalı olmasına rağmen biletler alınıyor, parası yetmeyenler uzakdan seyretmek, motorların sesini duymak pahasına kitlenen trafikde ya sabır çekiyordu. O sene sitenin girişini linkdeki gibi yapmıştık. Damalı bayrak gördükmü bizim aklımıza sadece Beşiktaş geldiği için belkide. Zaten arabalarla pek haşır neşir değiliz ömrümüzü tribüne verdik. 5 sene önce site girişine koyduğumuz fotoğrafı aradan geçen 5 sene sonra blog ile tanışmamız şerefine bu seferde blog sayfamızda paylaşalım.

Not: Bizim damalı bayrağımız Beşiktaş, Ferrarimiz Matteo gerisi pekde umrumuzda değil açıkcası.

http://academybjk.com/oz/exc15.html

25 Mayıs 2010 Salı

Sensiz Geçecek Günler


.
Taksim'den dolmuşla dönerken bakacağım yine sanki her seferinde ilk kez görüyormuşçasına heyecanlanarak ve Ağustos'a kadar şarkılar, türküler yankılanacak bizim bestelerimiz yerine. Bazen ben de olacağım çimlerinin üzerindeki kalabalığın içinde ama sen olmayacaksın. Alkışlar, çığlıklar arasında kimler kimler gelip geçecek ama hiç biri senin yerini dolduramayacak. Ne çekilen halaylar ne sallanan başlar golden sonraki pınarbaşının tadını veremeden bitecek o günler de. Ve biz sana kavuştuğumuzda yine isyan edeceğiz; "Sensiz geçen günlerin..."

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Her zaman Her yerde...


23 Mayıs Pazar günü Kalamış Moda arasındaki koyda düzenlenen Moda Deniz Kulübü Grand Prix’de "3 Beşiktaş 1903" isimli tekne yarışmayı birinci bitirerek Beşiktaş ismini zirveye taşıdı.
Beşiktaş'ın sadece futbol takımından ibaret olmadığını ve en önemlisi Barbaros Hayrettin Paşa'nın torunlarıyız sözünün yalan olmadığını bir kez daha görmüş olduk. Denizlerin de hakimi olarak kısacası havada, karada, denizde her zaman her yerde BEŞİKTAŞ....

Liglerin Rengi Aynı


.
Renktaş Altay gelsin istiyorduk. Güzel İzmir'in takımlarından biri daha yakışırdı Süper Lig'e ama olmadı. Bir senelik aradan sonra Konya bileğinin hakkıyla play-off'lardan çıkıp geri dönmesini bildi. Kaşıyaka gibi Altay da yine Mayıs ayına taşıdığı ümitlerini kaybederek evinin yolunu tuttu. Oysa ki üç maç üst üste oynadığı Olimpiyat Stadı'na gelecek sezon İBB maçı için de gelmeyi arzuluyorlardı.
.
Bu sonuçlardan sonra ilginç bir şekilde Turkcell Süper Lig'in ve Bank Asya 1. Ligi'nin renkleri de benzeşmiş olmuş oldu. Ligi şampiyon olarak bitiren Bursa ile Play-Off'lardan 1. çıkan Konya yeşil-beyaz renklere sahip. İki ligin ikincilerinin renkleri de aynı. Yıllar sonra Süper Lig'e dönen Karabükspor ile kupa şampiyonu Trabzon'unkiler ise birebir aynı olmasa da oldukça yakın. Dileriz seneye siyah-beyaz renkler ligin tepesini boyar.

21 Mayıs 2010 Cuma

Tanıdık Simalar


.
Bir tarafta Almanya'da doğup yetişmiş, genç yaşında Beşiktaş'a gelip ilk profesyonel golünü Adana'ya atan ve geçtiğimiz sene Karşıyaka formasını giyen Eser Yağmur'lu Konya. Diğer tarafta Beşiktaş'ın alt yapısında yetiştikten sonra çeşitli takımlarda oynamış, Konya'da gol krallığı yaşamış, Fener'e imza atıp neredeyse formasıyla sahaya adım atmamış, geçen sene Mersin İdman Yurdu'nu Bank Asya'ya çıkarmış Zafer Biryol'lu Altay...
.
Eser Yağmur genç yaşta yaşadığı şanssız sakatlıklar ve bir türlü istikrar yakalayamaması sebebiyle başarılı bir kariyere sahip olamadı. 'Sessiz Kral' Zafer Biryol ise 34 yaşında ve Süper Lig'de bir sezon daha top koşturma şansını zorluyor. Konyaspor Eser'den sadece iki yaş büyük, onun gibi genç sayılabilecek yaşta. Daha yeni düştüğü Birinci Lig'den hemen kurtulmanın hevesinde. Altay da tıpkı Zafer Biryol gibi İzmir'in sesiz kralı olarak Süper Lig'de en uzun süre mücadele eden İzmir takımı ve yedi yıllık özlemine son vermenin ümidini taşıyor.
.
Bakalım kim mutlu sona erişecek kimin hayalleri suya düşecek...

20 Mayıs 2010 Perşembe

Tutanlar



Bizim başka kimseyi tuttuğumuz yok, sizin halinize
bakınca bizi gülme tutuyor...

Dün Aziz'e Sormuşlar O Da Cevaplamış


.
-Türkiye Kupası nerde?
-Karadeniz'e düştü...
-Şampiyonluk nerde?
-Uludağ'a kaçtı...
-Fenerbahçe taraftarı nerde?
-Bilica'nın kazdığı çukura düştü...
-Çukur nerde?
-Şükrü Saraçoğlu'nda...
-Şükrü Saraçoğlu nerde?
-Yandı, bitti, kül oldu...

18 Mayıs 2010 Salı

Gidenin Ardından



Sevindim çünkü hiç ısınamadım kendisine. Yetenekliymiş, hızlıymış falan fıstık dedik durduk ama adam akıllı bir hayrını göremedik. Sürekli yer bulamadı kadroda ve bulduğu zaman da akıl almaz goller kaçırdı. Ne kanatta ne forvette etkili değildi yeterince...

Üzüldüm çünkü daha Aydın Karabulut'un gidişine isyan ederken, Batuhan Karadeniz'in satılmasının mantalitesini çözmeye çalışırken şimdi yine U-16'dan beri Milli Forma ıslatmış ve alt yapıdan yetişmiş bir futbolcumuz daha gidiyor.

Neyse uzun lafın kısası Pascal'ın forması artık boş.

14 Mayıs 2010 Cuma

Beşiktaş Transfer Politikası



Yıldırım Demirörenli Beşiktaş transferlerinde fotoğraftaki gibi ters giden bir şeyler var. Paralar musluktan akarcasına bol bol dağıtılıyor fakat sezon sonu takımda sadece küçük bir kavanozda birikecek kadar yararlı topçu elde kalıyor. Gençler yollanıyor yaşlılar alınıyor. Daha niceleri.. Temel fıkralarını solladı geçti !!!

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Fener helallik almazsa... O kupayı zor alır!



Bugün Yılmaz Özdil'in köşesini okurken, Fenerbahçe'nin kupa lanetinin şifreleri demek ki buymuş dedim. Keza 1982-83 sezonu kupadan elenişimizin acısı 28 yıldır çıkmıyor, nede olsa Karakartal'ın kara laneti bulaştı sarı kanaryaların formasına. Boşuna dememişler "alma mazlumun ahını aheste aheste çıkar" diye..

http://fanatik.ekolay.net/Yilmaz-Ozdil-yaziyor_3_Detail_34_176042.htm

Sattım Ama Bir Sor Niye Sattım



19 yaşında bir genç. Yaşı yirmiyi bulmadan adını herkese ezberletmiş, Beşiktaş Genç takımlarında golleriyle fırtına gibi esmiş, zaman zaman A takımda şans bulmuş ve daha bu yaşında Milli Takım formasını giyme şerefine erişmiş... Ama neymiş efendim; sorunluymuş. Beşiktaş'a bir fayda sağlayamayacağı kararı verilerek bonservisiyle beraber Eskişehirspor'a verildi Batuhan. Bize fayda sağlayamadı ama size sağlar ilerde de başka takımlara sağlamak üzere 'bir yere satılırsa %25 pay alırız hatta Fener ya da Galatasaray'a giderse 5 milyon Euro isteriz' diye de şart koşulmuş. Yani ileriye dönük bir patlama yapmasının ihtimali göz önünde bulunduruluyor ama göz göre göre satılıyor Batuhan. Bu sözleşmeyi gördükten sonra 'Niye'den önce adama sormazlar mı 'Sorunlu musun kardeşim?' diye. Gencecik bir yetenek satılır mı hiç?...

11 Mayıs 2010 Salı

Son Yolcu



Karabükspor gümbür gümbür geldi. Oynadığı futbolla, şehrin dinamizmiyle, kara boğa Emenike'siyle yıllar sonra Süper Lig'e merhaba dedi ve bu sefer hemen geri dönmeye niyetleri yok bence. Buca deyince aklıma kale arkasındaki 'Bucaladık Beyinleri' pankartı geliyor. Renkleri kötü bu takım tebriğin en büyüğünü hak ediyor çünkü daha Bank Asya'daki ilk senelerinde ligi ikinci bitirerek Süper Lig'deki ilk ve şu an için tek İzmir takımı olmaya hak kazandılar. Futbolu tribünden sevenlerin yıllardır özlemle Süper Lig'e dönmelerini istediği İzmir takımlarından Karşıyaka şansını yine play-off'lara bıraktı. Bir diğer İzmir temsilcisi renkttaş Altay da İstanbul'a eleme maçları oynamaya gelecek. Süper Lig'e geçen sene veda eden Konya arayı açmamak için, Adanspor ise eski günlerine dönmek için İstanbul'a gelecek öteki takımlar.

Bu sene geçen senekilerden farklı bir sistemle Süper Lig'in üçüncü takımı belirlenecek. Yarı final ve final maçları yerine dört takımın bir biriyle tek sefer oynayacağı maçlardan oluşan mini bir lig düzenlenecek ve ilk sıradaki takım diğerlerine el sallayarak gemiye binecek. Dördü de Süper Lig'e yakışacak camialar. Gönül illaki İzmir takımı istiyordu şu lige, ilki beklenmedik biri oldu. İkincisi fazla gelir mi? Bence gelmez...

17 Mayıs Pazartesi 20:00
Karşıyaka-Altay (Olimpiyat Stadı)
Adanaspor-Konyaspor (Ali Sami Yen)

20 Mayıs Perşembe 20:00
Karşıyaka-Konyaspor (Ali Sami Yen)
Altay-Adanaspor (Olimpiyat Stadı)

23 Mayıs Pazar 19:00
Karşıyaka-Adanaspor (Ali Sami Yen)
Konyaspor-Altay (Olimpiyat Stadı)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Kombine Müzesi



Madem AcıbadeM, bilet ve kombine koleksiyonundan bahsetmiş bende elimdekilerin toplu fotografını paylaşım istedim. Hey gidi hey yıllar ne kadarda çabuk geçiyor.. Eskiden kombine yoktu biletleri koçanlarıyla sezonluk verirlerdi... Şimdi manyetik küçücük. İlerde bilet koleksiyonunu da paylaşırız. Nasıl olsa naçlar bitti. Nostalji yapalım bari :)

Çakma Yıldız İstemiyoruz !!!




9 Mayıs 2010 Pazar

Kuytudaki Kutu



Muhtemelen bayramlardan birinde evimize gelen, janjanlı bir çikolata kutusuna el koyup maç biletlerini onun içerisinde saklamaya başlamıştım doksanlı yıllarda. Sonraları biletlerin yerini kombine aldı. Bilet stresinden kurtulmanın yanı sıra, kapalı tribünde bir koltuğun bana ait olması ve ekonomik avantajının mutluluğuna karşın yirmi civarında bilet yerine sadece bir kartı bu kutuya koyacak olmak da içimi burkuyordu. Sene içinde gidebildiğim deplasman maçları ve salon sporlarına ait biletlerin de Biletix çıkışlı formatı yıllardır bire bir aynı olunca koleksiyonun seyirlik keyfi iyice azalmış oldu bana göre. Kutu içerisinde maç biletleri dışında zamanın Pamukbank Gönül Üyesi banka kartı (Beşiktaş amblemli), 1903 Beşiktaş Derneği üyelik kartı, eski bir kaç fikstür kartı gibi şeyler de var.
.
Üniversite yıllarımda Eskişehir'e gidip gelirken şuursuzca tren biletlerini saklar, biriktirirdim bir köşede. Altı senede bitirebildiğim okula gidip gelirken sadece üzerlerindeki tarih ve koltuk numarası değişik ama birbirinin aynı epey bilet birikmişti. Şimdiki maç biletlerindeki durum da bunun gibi. Oysaki trenle gidip gelinen yerler değişmezken, biletlerin ait olduğu her maç ayrı bir anı olarak yer ediyordu belleklerimizde.
.
İki hafta kadar önce top oynarken sol diz çapraz bağlarımı yırtmak suretiyle sakatlanıp sezonu kapattım. ve son iki maçı tribünde izleme şansım olmadı. Kombine kartımı emanet ettiğim Kiko'dan bekliyorum şimdi. Alınca diğerlerinin yanına koyup kutuyu yine kuytu köşesine kaldıracağım. Yeni bir kart ve yepyeni anılar için beklemeye başlayarak...

7 Mayıs 2010 Cuma

Şifo


.
Adını bile daha önceden bilmediğimiz bir hastalığa yakalanan henüz on bir yaşındaki Şifo lakaplı Mehmet Uzun, soyadının aksine kısa bir ömre sahip oldu ve bugün sabah saatlerinde hayata gözlerini yumdu. Küçücük yüreğinden Beşiktaş sevgisini taşıran Mehmet'e Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve tüm Beşiktaşlılara sabır dilemekten başka bir şey gelmiyor elden...

6 Mayıs 2010 Perşembe

Borçlu Listesi


.
Zaman zaman Beşiktaş'ın mali olarak borcu konuşulurken ben de kendi adıma Beşiktaş'a fiili olarak borçlu olanların listesini çıkarttım bu sezon için. Yüksek bonservis bedeliyle yuvaya geri dönen Nihat Kahveci bu listenin başında yer alıyor. Hem bonservisi hem de kendi ücreti kulübün cebini yaksa da golleriyle taraftarın yüreğini ılıştıramadı Nihat. Nobre de yoktu bu sene. Kah sakatlıklar, kah formsuzluklarla uğraşırken bir de oğlunun hastalığı ile morali bozulan Nobre hatırı sayılır miktarda yıllık ücret almasına karşın bir elin parmakları kadar bile gol atmadı bu sezon. Son olarak Holosko. Beşiktaş'a vereceklerinin kesinlikle bundan çok daha fazlası olduğuna inanıyorum. Dünya Kupası'nda üstün bir perfomans gösterip iyi bir talibi çıkar, yönetim de satarsa fiili olarak seneye ödemesini beklediğimiz borcunu maddi olarak erkenden ödemiş olur ki benim tercihim bu değildir.
.
Seneye Bobo'nun yanında üç tane hazır kıta forvettir görmek istediğim. Allah sakatlık vermesin, kendileri de form durumlarını yüksek tutsun, bu sene en az gol yiyen takım sıralamasından sonra seneye de en çok gol atan takım sıralamasında üst sıralarda yer alalım.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Kupa-Sızı


.
Mayıs ayına hiç bir kupa heyecanı olmadan girmek kötü bir şey. Bu güzel havalarda spor haberleri sadece yeni transferlerin heyecanı ile takip ediliyor. Kaldı ki ben imza atılana kadar onlarda da heyecanlanmamayı hatta sahada takıma ne katacağını görene kadar sevinmemeyi öğrendim bunca yıllık Beşiktaşlılığımda.
.
Geçen sene bugünlerde İzmir'in Kordon'unda formalarla dolanılıyordu, şimdiyse gelecek sezon Adidas'tan daha şık tasarımların çıkartılması için anketlerde tıklanıyor formalar. Biri tribünde, biri ekran başında izlenecek iki doksan dakika kaldı bizim için. Bugün gündüz saatlerinde oynanacak kupa finalini ise sadece birer sporsever olarak internetten takip edebileceğiz. Tabi ki bu benim gibi çalışanlar için geçerli. En son ben daha ilkokula başlamamış ve kısa pantolonla gezerken aldıkları kupayı anımsamadığım için bugün yine anılarımda yer etmesini istemiyorum o kupanın sarı-lacivertlilerin elinde yükselişini. Babamdan dolayı gönlümün köşesine sinen Trabzon'a gitsin istiyorum bu kupa. Oysa ki ne güzel olurdu daha gün geceye kavuşmadan yeri göğü inletseydik "Kupa bizim Fener al sana da baş! En büyük sensin Beşiktaş!" diye...