29 Şubat 2012 Çarşamba

Günümüzün Koreografileri Artık "3D'li"





80'lerin 2.yarısı ve sonlarına doğru yeni yeni tribünlerde görmeye başladığımız bilhassa AC.Milan tribünlerinde kartonlarla yapılan görsel şovları daha dün gibi hatırlıyorum. 90'larda tribünlerin meşaleler ile tanışması sonrasında kartonlara eşlik edilerek bütünlük oluşturulmaya başlanmıştı. Fossa Del Leoni grubunun tüyleri diken diken eden, adeta birer tablo havası yansıtan bu 2 efsane koreografisi tribüncülerin hafızalarında yer etmiştir.


Zaten yapılan bu 2 koreografi çalışması, kartonlarla artık sadece yazı yazma devrinin bittiğini, kartonların yanında bir bakıma büyük bayrakların, koreografide verilmek istenen mesajı özetleyen büyük pankartlarında olması gerektiğini gösteriyordu. Meşaleler ile bütünlük sağlanırsa tadından yenmiyordu. Açılan bu yeni sayfa ile Avrupa tribünleri daha da renklenmiş oldu. Hemen hemen her tribün kendi çapında bir görsellik yarışına giriyordu.


İnsanoğlu düşünen bir canlı olunca düz açılan bayraklar,kartonlar taraftarları kesmemeye başlamış ve 2000'li yılların başlarında da bazı tribünler hareketli koreografi çalışmaları yapmışlardı. Başarılı fakat çeşitlendirmesi zor olduğu içinde çok az tribünde uygulanmış olmasıyla birlikte örneklerinin sınırlı sayıda kalmasına neden olacaktı.


Artık günümüzde tribüncüler koreografide bir basamak daha atlayarak 3 boyutlu çalışmalara geçmiş bulunmaktalar. Büyük bayraklar şeffaf brandalara çiziliyor ve çatılardan sarkıtılan ipler ile açılıyor. Fonda kartonlar ve bu bayraklar (bayrak denmez belki ama pankartta denemez) sayesinde 3 boyutlu koreografilerin devri başlamış oldu. El elden üstündür misali, taraftarlar günlerce düşünüyor, planlıyor, hazırlanıyor ve maçtan önce 10 dakikalık görsel şov olarak sahne alıyorlar. Kolay iş değil uğraşmayan bilemez. El emeği olması da cabası.



Unutmadan uzakdoğu herşeyin b.nu çıkardığı gibi koreografinin de adeta çıkarmış. Avrupa tribünleri olarak bizler henüz 3 boyutlu çalışmalarla yeni tanışmışken onlar kaçıncı evredeler bilemiyorum. İzlerken ağzınızdan çıkacak kelimeleri özenle seçelim. :)

25 Şubat 2012 Cumartesi

Uzaktan Beşiktaş'ımızı İzlemek Zorunda Kalmak


Haftasonu yani yarın 2 derbi maçımız var fakat biz taraftarlar tribünlerde olamayacağız. Oysa ki maçlar İstanbul'da oynanıyor ama deplasman yasaklarından dolayı malesef ne basketboldaki Fenerbahçe ne de futboldaki Galatasaray deplasmanlarına gidemiyoruz.

Beşiktaş Erkek Basketbol takımımız, Fenerbahçe Ülker ile Ülker Sports Arena Spor Salonunda karşılaşacak. Maçın başlama saati 17:00. Geride kalan 18 haftada aldığımız 14 galibiyet 4 mağlubiyet ile sıralamada 2. sırasında yer alırken, Fenerbahçe Ülker ise puan cetvelinin 5. basamağında bulunmakta. Sezonun ilk yarısında Sinan Erdem Spor Salonu’nda oynanan mücadeleyi 83-78 kazanmıştık.

Yarın gene saat 19:00'da ise gene İstanbulda bu sefer TT Arena Stadyumunda futbol takımımız Galatasaray takımına misafir olacak. Galatasaray geride kalan 27 hafta sonunda 60 puanla lider olarak sahaya çıkarken Beşiktaş'ımız ise 49 puan ile puan cetvelinin 3. basamağında bulunmakta.
Sezonun ilk yarısında BJK İnönü Stadyumu'nda oynanan mücadele 0-0 berabere bitmişti.

Tribünlerde olamayacağız fakat ruhumuz sporcularımızın yanında olurken, gözlerimiz ise televizyon ekranlarına kitlenmiş şekilde kalplerimiz büyük bir coşkuyla atmaya devam edecek. Beşiktaş'ımıza 2 karşılaşma da da başarılar diliyoruz.

Not: Esas üzücü olan ise; bu 2 önemli karşılaşmaya arkalarında taraftarsız, başlarında ise perşembe akşamı aniden istifa eden yönetim yüzünden yöneticisiz karşılaşmalara çıkacak olmaları...

24 Şubat 2012 Cuma

Beşiktaş Adamı "Kalpten" Götürür


Dün akşam öyle bir 90 dakika oynandı ki, acı hatıralara bir yenisi daha mı ekleniyor korkusu ile çok sıkıntılı bir maç izledik. Zaten Avrupa maçlarımızdaki dramatik elenmeler yüzünden çok rahat oynayacağımız maçları bile oynayamıyoruz. Fobileşen Avrupa maçlarımız yüzünden tribünlerimiz de korku tüneline girmişcesine gerilim, stres ve korku yüzünden dut yemiş bülbüle dönüyor. Dün akşamda böyle oldu. Bir bakıma deplasmanda geçilen tur, adeta İstanbul'da kaybedilecekti. Neyse ki 8 martta Madrid'e gidiyoruz.

Bu arada unutmadan bir konuya da değinmek lazım. Sıradan lig maçlarında tribünlerde 2-3 dakikalık "Yönetim İstifa" diye haykırma teşebbüsleri bile çoğu zaman "sabote edenin anasını... - sabote etmeyin UEFA'ya gidelim" şeklinde hem sözlü hemde fiili sert müdahalelerine şahitlik etmiş kişiler olarak dün akşam tarihimizin en önemli maçlarından birine çıkarken yani UEFA kupasında son 16'ya kalma ayağında İstanbulda ilk defa bukadar avantajlı bir skorla maça çıkmamıza yarım saat kala yönetimin toplu halde "İstifa" etmesi hakkında söylenecek tek cümle heralde şöyle olacaktır: Bunlar mı Beşiktaş'ı çok seven fakat saf oldukları için hatalar yaparak kulübü iflas eşiğine getirenler?? Elenseydik bunun tek sorumlusu sizler olurdunuz. Tribünlerin 3 dakika alehiniz için bağırmasına laf edip bu sabahı neden bekleyemediniz acaba??

23 Şubat 2012 Perşembe

Beşiktaş Braga Maçına Saatler Kala


UEFA Avrupa Ligi 2. turunda Beşiktaş'ımız, İstanbul'da Portekiz ekibi Braga ile deplasmanda alınan 2-0'lık galibiyetin avantajı ile rövanş maçına bu akşam çıkıyor. BJK İnönü Stadı'nda oynanacak karşılaşma 22.05'te başlayacak. Heyecanlıyız, kendi adıma bu heyecan ve beklenti çok yüksek. Nede olsa ilk defa bir Avrupa Kupası maçında hemde son 16'ya kalma ayağında evimize böylesine bir büyük avantajla dönmüşken, fakat geçmişteki acı tecrübeler bizleri bir o kadarda tedirgin etmiyor değil. Maçın başında kapalı tribünde yapılması planlanan mor ışıklı, eldivenli, dale şov bakalım nasıl olacak? Yıldırım Demirören'in politikaları yüzünden tepki olarak ilk defa bu sene kombine almayan biz yılların taraftarları da bu maçı artık televizyon başından izleyeceğiz. AcademY BJK, Braga deplasmanında yerini almıştı, umarız aksilik olmaz ve Madrid (Roma) semalarında da pankartımız dalgalanır...

22 Şubat 2012 Çarşamba

Hoşgeldin Yavru Kartal "AcademY"


Eskiden bu tür t-shirtleri, ürünleri görünce çok şirin der biraz bakar geçerdim fakat bugünden itibaren sanırım daha bir farklı bakacağım. Zaten ilk fırsatta en güzelini almam lazım. Neden mi?
Bugünün benim için güzel bir anısı vardır fakat sabah gelen çok güzel bir haber ile de artık ayrı bir anlamı daha oluyordu çünkü bizim Badem yani AcıbadeM bu sabah baba oldu. Sabah 9:55 sıralarında Yavru Kartal'ımız aramıza hoşgeldi. :) AcademY BJK için nesilden nesile diyebilmemiz için de ilk adım atılmış oldu. Allah Yavru Kartalımızı analı babalı büyütsün, yaşamı boyunca sağlık,mutluluk, güzellikler, bol Beşiktaş şampiyonlukları nasip etmesini dilerim. Tebrikler Badem ailesi, en kötü gününüz böyle olsun.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Güneş Balçıkla Sıvanmaz


2011/2012 (27.) Erkekler Türkiye Kupası Şampiyonu BEŞİKTAŞ ...
Bizlere bu güzel duyguyu yaşattıran, basketbolcularımıza, hocamıza ve emeği geçen herkese teşekkür eder gönülden tebrik ederiz fakat maç sonu skandal açıklamalarda bulunan sayın Şeref Yalçın için söyleyecek bir şey bulamıyorum. Maaşına ekstra zam için mi, yoksa fazla fazla alınan maaş karşılığında mı söylendi o cümleler artık orasını bilemicem.

Sevinmek için sevmedik! Güneş balçıkla sıvanmaz? YETER Yıldırım Demirören...

14 Şubat 2012 Salı

Biz Beşiktaş'lılar için "Sevgililer Günü'nün" Anlamı


Biz Beşiktaş'lılar hayatımızın her anında sevgimizi büyük bir heyecanla yaşar, coşkuyla dışa vururuz işte bu yüzdendir ki; Beşiktaş tribünleri bir başka sever. Esprili üretken bir tribün olmamızın yanında son derece romantik olup, hislerimizi tezahüratlarımıza, pankartlarımıza yansıtırız. "Beşiktaş'ım, hayat sensin,dünyam sensin, herşey sensin, gelecekse tüm acılar, biz hazırız senden gelsin bu sevdadan vazgeçersek Allah belamızı versin - Sevdim seni bir kere başkasını sevemem deli diyorlar bana desinler değişemem" gibi tezahüratlar sıkça söylenir ...
"Eros AŞKI bizden öğrensin !"

Sevgililer Günü hayal ürünüdür, benim yerim Beşiktaş tribünüdür sözünü söyleyen her Kartal'ın gönlünde karşı cinsten bir Kartal yatar. Zaten "neyleyim Siyah dediğimde Beyaz demeyen manitayı" sözü de buradan gelmektedir. Kalpler Siyah&Beyaz atarken hayliyle başka renk istemez yanı başında, bünye kabul etmez, edemez !

"Yağmurlu bir günde görmüştüm seni, üstünde çubuklu formalar vardı, bir anda tutuldum AŞIK oldum ben, sevdanın anlamı Siyah Beyazdı, ölümle yaşamı ayıran çizgi, Siyahla Beyazı ayıramazki, her sevdanın sonunda zulüm olsada, sevenleri kimse ayıramazki... "

Siyah dendiğinde Beyaz diye karşılık veren, Şampiyon dendiğinde Beşiktaş diye haykıran eşle birlikte söylenen "Siyahla Beyaz ortak olmuş Kartalın AŞKI böyle doğmuş haydi hisset bu hislerimi Beşiktaş ne zaman durmuş Kartal uçup kalbime konmuş - Bu kalpler hep seni sever.." bu tezahüratların anlamı birbaşka olur.

Tüm eller havada birleşir kalp işareti yapılır, bütün tribünler tek bir ağız olur inletir "Çok seviyoruz deli gibi yok bu sevdanın bir tarifi sen bu gönüllerin sahibi" diyerek. Siyah Beyaz pankartlarla, "Gel Siyahla Beyaz olalım gel gökyüzünde yıldız olalım" tezahüratlarıyla evlenme teklifi yapılınır. Kız istenmeye gidildiğinde tribüne asılır gibi pencereye bayraklar asarak, bütün mahalleye ilan edilir.

Düğün için yapılan konvoy şampiyonluk konvoyunu aratmaz, yağmurlu gün unutulmaz çubuklu formalarla nikah memurunun karşısına çıkılınır. Tezahüratlar eşliğinde kuvvetli evetler sonrası damat Siyah takım elbisesini, gelin ise Beyaz gelinliğini giyer. Soluğu herşeyin başladığı yer olan yuvamızda yani ikinci evimiz olan BJK İnönü Stadyumu'unda alırlar. Tribünler selamlanır. Bu mutluluğa herkes ortak olur.

Düğün salonu pankartlarla süslenir, pasta Siyah Beyaz çikolatalı Beşiktaş amblemli iken, çalan şarkılarda ağırlık Beşiktaş marşlarında olur.

Yavru Kartal'ın gelişi ile "Beşiktaş'lı olunmaz Beşiktaş'lı doğulur" nakaratı hatırlatılır. Beşikten başlayan AŞK'ın adıdır BEŞİKTAŞK. Bir ömür boyu sever bu KALPler.

Yalnız olan Kartallar üzülmesin. Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar. Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar. Üzülme!!!
Doğruların kaderidir yalnızlık. Kargalar sürü ile KARTALLAR yalnız uçar !!!

BEŞİKTAŞ'lı böyle sever, sevdimi tam SEVER.
Sevgililer Günümüz Kutlu Olsun BEŞİKTAŞ'IM

11 Şubat 2012 Cumartesi

Kış, Kar, Salep, Sıcak Çikolata, BJK İnönü Stadyumu


Bu sene kış hem soğuk hemde karlı geçiyor. Kar bir bastırıyor sonra haydi eyvallah diyor gidiyor derken tekrar ben geldim diyor. Bir var bir yok misali İstanbul karlar altında. Beyazlara bürünmüş İnönü Stadyumu ise bir başka güzel duruyor. Kar yağarken izlemesi keyif ve huzur verici. Kışın soğuklarda içmeyi sevdiğim sıcak içeceklerin başında tarçınlı salep ve sütlü sıcak çikolata gelir. Keşke stadyumumuzda locaların olduğu yerlerde küçük cafe-pub cinsi mekanlar olsa ve hafta arası maçlar dışında da gidip oturabilme, tribünlere karşı birşeyler içebilme şansımız olsaydı. Şahsen stadyumumuzun sadece maçlardan maçlara açık olması beni üzüyor. Sıradan mekanlarda oturmaktansa stadyumumuzda oturmayı herzaman daha çok isterdim.

9 Şubat 2012 Perşembe

Dün ve Bugün'ü Özetleyen Fotoğraf


Fotoğraf çok zekice düşünülüp, hünerli bir el tarafından hazırlanmış. Görür görmez hoşuma gitti, yayınlanan blogdaki yorumları okuyunca çoğu kişinin belki de dikkat etmeyip detayı ve inceliği kaçırdığını farkettim. Öncelikle emeği geçenleri tebrik ederim. Efsane kaptanımız Rıza Çalımbay, Beşiktaş forması giyerken Beşiktaşlı olmuş biri olarak onun mütevaziliğini ve çalışkanlığını herzaman sevmiş disiplinine hayran olmuşumdur. Atom karıncanın kavisli ortalarını izleyerek büyüdüm, Beşiktaş'ımıza hoca olarak geldiğinde karizması olmadığı için istemeyenler oldu, başarısız oldu demek istemiyorum çünkü Y.Demirören başkanlığında kim gelirse gelsin başarılı olamadı,olamaz, olamayacakta. Sivasspor'un başında başarılı bir sezon geçiren hocamızın saçları belki beyazladı ama fotoğrafta gördüğümüz gibi siyah beyaz'a olan aşkını her zaman kalbinde taşıyacaktır. Maç ile ilgili birşey söylemek istemiyorum. Rıza aynı Rıza, Beşiktaş ise bir öyle bir böyle. Sayın başkanımız istifa etmediği sürece beni pek ilgilendirmiyor tabelada, ligdeki sıralamada.. Braga maçı dışında bu sezon benim için bitmiştir.