80'lerin 2.yarısı ve sonlarına doğru yeni yeni tribünlerde görmeye başladığımız bilhassa AC.Milan tribünlerinde kartonlarla yapılan görsel şovları daha dün gibi hatırlıyorum. 90'larda tribünlerin meşaleler ile tanışması sonrasında kartonlara eşlik edilerek bütünlük oluşturulmaya başlanmıştı. Fossa Del Leoni grubunun tüyleri diken diken eden, adeta birer tablo havası yansıtan bu 2 efsane koreografisi tribüncülerin hafızalarında yer etmiştir.
Zaten yapılan bu 2 koreografi çalışması, kartonlarla artık sadece yazı yazma devrinin bittiğini, kartonların yanında bir bakıma büyük bayrakların, koreografide verilmek istenen mesajı özetleyen büyük pankartlarında olması gerektiğini gösteriyordu. Meşaleler ile bütünlük sağlanırsa tadından yenmiyordu. Açılan bu yeni sayfa ile Avrupa tribünleri daha da renklenmiş oldu. Hemen hemen her tribün kendi çapında bir görsellik yarışına giriyordu.
İnsanoğlu düşünen bir canlı olunca düz açılan bayraklar,kartonlar taraftarları kesmemeye başlamış ve 2000'li yılların başlarında da bazı tribünler hareketli koreografi çalışmaları yapmışlardı. Başarılı fakat çeşitlendirmesi zor olduğu içinde çok az tribünde uygulanmış olmasıyla birlikte örneklerinin sınırlı sayıda kalmasına neden olacaktı.
Artık günümüzde tribüncüler koreografide bir basamak daha atlayarak 3 boyutlu çalışmalara geçmiş bulunmaktalar. Büyük bayraklar şeffaf brandalara çiziliyor ve çatılardan sarkıtılan ipler ile açılıyor. Fonda kartonlar ve bu bayraklar (bayrak denmez belki ama pankartta denemez) sayesinde 3 boyutlu koreografilerin devri başlamış oldu. El elden üstündür misali, taraftarlar günlerce düşünüyor, planlıyor, hazırlanıyor ve maçtan önce 10 dakikalık görsel şov olarak sahne alıyorlar. Kolay iş değil uğraşmayan bilemez. El emeği olması da cabası.