22 Ekim 2013 Salı

Bir Başkaydı Bizim Çocukluğumuz -3-



Bizim çocukluğumuzda en büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı hani!

Okuldan dönünce üstümüzü değiştirir değiştirmez sokağa iner oyun oynamaya başlardık. Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi.

Susayınca girer evlerine su içerdik.
Ya da pencereden bize bir sürahi ile bir bardak uzatırlar, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Evine gidip gelen elinde mutlaka yiyecek bir şeyler ile dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi. Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri
alırdık. Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizleri...
Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.

Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.. Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok. Mahalle maçları yapılırdı, herkesin üstünde ozamanın kendine has formaları ile.. Şimdi ise her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz.. Malesef artık eskisi gibi değiliz hiç birimiz..

Hiç yorum yok: