23 Şubat 2011 Çarşamba
Lobanovsky Dinamo Stadyumu
.
Lobanovsky Dinamo Stadyumu'nda umut arayan bir avuç Beşiktaş'lı
Maç saati: 22:00 pm
Tahmin edilen hava sıcaklığı: - 14 C
Stadyum kapasitesi : 16.873 kişilik
.
Stadyum hakkında kısa bilgi :
http://en.wikipedia.org/wiki/Lobanovsky_Dynamo_Stadium
.
.
18 Şubat 2011 Cuma
Üç Korner Bir Penaltı
.
İlk yarı tek pozisyonu kornerden verirken ikinci yarı tamamen rakibe teslim oldu Beşiktaş. Şuursuzca sahada dakikaları, yediği gollerle de bir hafta sonraki rövanşa dair umutları tüketti. Tribünler suçlu aramaya sahadaki oyunculardan başladı. Seçmece ıslıklamalar sonrası bir ara yeni açık tribünden yükselen 'Deli İbrahim Ooo" sesleri tribünün de şuursuzlaşdığının göstergesiydi. Guti sahada, Quaresma da. Almeida varken 'Bobo niye yok?' diyorduk, bu sefer tam tersi oldu. Elle tutulur bir tarafı kalmamış bir takım. Kalede her zamanki sıkıntılar, defans evlere şenlik... Ya Schuster'e ne demeli? Ülke futbolunu küçümseyerek 60'lı yıllardaki oyuna benzetirken Avrupa takımına karşı boyumuzun ölçüsü de aynı; iki seksen. Futbol demek ki gerçekten Cruyff'un dediği gibi basit bir oyun ve zor olan basit futbolu oynamak. Baksanıza adamlara neredeyse mahalle futbolundaki gibi üç korner, bir penaltı ile bitirdi işi. Biz de hala rakibe direk vurup bilerek kırmızı kart gören oyuncumuzu bağrımıza basalım.
.
Üç gün sonraki Fener maçı sadece 'Nasıl koyduk?' maçıdır. Nasıl koyarız? Orasını kimse bilmiyor...
16 Şubat 2011 Çarşamba
Goal! The Dream Begins (2005)
.
Goal! The Dream Begins (2005):
.
Küçük yaşta ailesiyle Los Angeles'a göç eden Meksikalı Santiago Munez'in , ailesinin karşı çıkmasına karşın, tek hayali bir gün futbol yıldızı olabilmektir. Santiago, yerel bir amatör takımda futbol oynadığı bir gün, Amerika'ya tatile gelmiş eski bir futbolcu olan İngiliz Glen Foy'un dikkatini çekmesi ile Munez'in hayatı değişecektir. Glen'in davetini kabul eden Munez, İngiltere'ye giderek Newcastle United takımının antremanlarına çıkmaya başlar. Filmde Beckham, Raul, Kluivert, Zidane, Alan Shearer gibi futbol yıldızları da bol bol görünüyorlar.
.
(10 üzerinden 7 yıldız)
.
Çok Güzel Hareketler Bunlar -5-
Hajduk Split kulübünün ve taraftarlarının muhteşem 100.Yıl kutlama organizasyonları ile ilgili fotoğrafları ve haberi blogda yayınlamıştım fakat videoları yayınlamazsam olmazdı. Şehirde yapılan meşale şov o kadar güzel ki tekrar tekrar izledim ve izledikçe de ilk gördüğümde hayran kaldığım fotoğraflar adeta sönük kaldı. Yanıcı madde namına yapılacak herşeyi yapmışlar.. Tek kelime ile muhteşem, imrenmedim desem yalan olur. Özel maç yaptıkları kardeş takımları Slavia Prag seyircisi de maçın başında pasta pankartı ve mum hesabı yaktıkları meşaleler ile Hajduk'lulara güzel bir jest yapıyorlar.
Diğer videolar için linkler:
http://www.youtube.com/watch?v=RVriICt4kpw&feature=player_embedded
http://www.youtube.com/watch?v=uqyEv7nv5UE&feature=player_embedded
http://www.youtube.com/watch?v=KDdGLyEyeTc&feature=player_embedded
http://www.youtube.com/watch?v=oybaMqoPUk4&feature=player_embedded
http://www.youtube.com/watch?v=63NV9CMNvTM&feature=player_embedded
http://www.youtube.com/watch?v=maLSFCOHH30&feature=player_embedded
http://www.youtube.com/watch?v=HJROZ-juCww&feature=player_embedded
http://www.youtube.com/watch?v=MYFScCm7rDY&feature=player_embedded
15 Şubat 2011 Salı
Hajduk Split 100. Yıl Kutlamaları
.
13.02.1911 yılında kurulan Hajduk Split kulübünün, 100. yıl kutlamaları dünya spor tarihine geçecek cinsten olmuş. Taraftarlar önce şehri süsledikden sonra cumartesi akşamı da yaptıkları meşale şovları ile şehri adeta yakarak şenliklere başlamışlar. Pazar günü de takım, Slavia Prag takımı ile özel maç ve konser organizasyonları ile resmi kutlamayı yapmış. Görüntüler harika !
.
.
Fotoğrafların orjinal boyutlarını görebilmek için üzerlerini tıklamanız yeterlidir.
14 Şubat 2011 Pazartesi
Güle Güle Kaptan "Deli" İbrahim Üzülmez
Haber yeni, sözleşmesinin fesh edilişi çok önemli olan Dinamo Kiev UEFA maçı ve Fenerbahçe derbisi öncesi gündeme bomba gibi düştü. 11 senelik kaptanımız taraftarın "Deli" İbrahim Üzülmez ile kulübün yolları ayrıldı. Beşiktaş'lıların bir kısmı memnun, bir kısmı ise öfkeli ve şaşkın. Doğru karardır veya yanlıştır demek için erken. Detaylı açıklamalar ve gerekçeleri elbet yapılır. Ne olursa olsun uzun yıllardır kaptanlık yapan oyuncumuzun bu şekilde gönderilmesi üzücü. Eğer suçu kovulmak kadar büyükse en azından sezon sonuna kadar kızağa alınıp, bekletilip sonra kulüp ile ilişkisi kesilebilinirdi.
.
Beni üzen ise malesef Beşiktaş'ımız da, oyuncuların veya hocaların kulüpden ayrılışları tek taraflı ve kırılganlıklar ile oluyor. Mutlu ayrılan yok kadar az olduğu bir ortam da (ayrılanların ahı unutulmamalı) bu kulüpden başarı beklemek de hayal olacaktır. Belki de bu yüzden üstümüzdeki uğursuzluklardan kurtulamıyoruz !!!
.
Bizim Aşkımız "7/24"
.
Herkesin sevgisi, sevgilisi, sevdiği kendine özeldir. Pankartı yazan arkadaş ne güzel de yazmış.. İyi günde kötü günde kısacası bizim aşkımız BEŞİKTAŞ'ımız !!!
.
Ayrıca tüm İslam Dünyasının ve Beşiktaş'lı dostlarımızın "Mevlit Kandilini" kutlar, hayırlara vesile olmasını dileriz.
.
12 Şubat 2011 Cumartesi
Haydi Çocuklar Kupa İçin Saldırın
.
Beşiktaş'ımız Erkekler Türkiye Kupası final karşılaşması için yarın (13 Şubat) saat 15.00'te Kadir Has Spor Salonu'nda F.Ülker ile karşı karşıya gelecek.. Tarihimiz de 1970-71 sezonunda İTÜ ve 1971-72 sezonunda da TED Kolejliler ile finalde karşılaşmış olmamıza rağmen malesef kupayı kazanamamıştık. Yıllar sonra ilk defa bu kadar yaklaşmışken güçlü rakibimiz karşısında eksik kadromuza rağmen ümidimizi koruyoruz.
.
Keşke yönetimimiz özel uçak ve otobüs organizasyonu düzenlemiş olsaydı ve parasını veren her Beşiktaş'lı takımımızı desteklemek için yarın salonda olabilseydi...
.
Kupa tarihi ile ilgili detaylı bilgi :
.
http://hayatsensin.blogspot.com/2010/02/basketbol-erkekler-turkiye-kupasnda.html
.
http://www.sporx.com/basketbol/digerbasketbol/besiktas-c-t-39-yil-sonra-finaldeSXHBQ222853SXQ
.
Düzeltme: Yazılı basında bu bilgileri verilse de sevgili Ömer kupa hasretimizin 39 değil 38 yıl olduğunu belirterek gerekli düzeltmenin buradan da olsa yapılmasını sağladı. Kendisine teşekkür ediyoruz.
11 Şubat 2011 Cuma
Sporu Yasa İle Koruyamazsınız!
2- Oyunun güzelliklerini sergilemeye çalışanla, tekme atarak kazanmaya çalışanı ayırın,
3- Toplu ve uzun süreli küfüre ‘hiçbir’ statta prim tanımayın, oyunu durdurtun,
4- Stadyumları çilehane olmaktan çıkarın, giriş çıkış izdihamlarını, pahalı büfeleri, pislik içindeki tuvaletleri insanlara reva görmeyin,
5- Maç saatlerini yayıncı çıkarlarından çok, aileler ve çalışan insanları daha çok gözeterek uygulayın,
6- Bilet fiyatlarını bir babanın çocuğunu rahatlıkla maça götürüp futbolu sevdirebileceği seviyeye çekin,
7- Polisin keyfi uygulamalarını, taraftara karşı kinini bitirin, polisin saygınlığını ve güvenini yeniden kazandıracak adımlar atın,
8- Futbolu zorla herkesin belli koltuk numarasına oturtulduğu sinema sıkıcılığına sokmaya uğraşmayın, seyircinin katılımcı olduğu konser tadında bırakın,
9- Bedava bilet ve otobüs sağlayanları afişe edin ve cezalandırın,
10- Karaborsanın kaynağına inin, içinde cephanelik olan deplasman otobüsünü şehre yaklaştırmayın,
11- Rakip takım taraftarlarını dostane bir şekilde karşılamayı gelenek haline getirin (burası tribüncülere)
12- Tahrik edici yazılara, manşetlere, yönetici demeçlerine gerçekten caydırıcı cezalar uygulayın,
13- Oyunun adrenalin üzerine kurulu olduğunu unutarak insanları fişleme, uzaklaştırma, tribünleri seyirciye muhtaç hale getirme hatasına düşmeyin, sokakta yapınca karşılığı aynı olmayan cezayı sporda uygulayamayacağınızı unutmayın, jenerik görüntü diye verdiğiniz meşaleden memleketin dış borcunu ödemeye kalkışmayı bırakın,
14- Tribünleri susturmaya, tek seslileştirmeye uğraşmayın, demokratik tepkiyi provokasyon, binlerce insanın çağrısını gerçek X takımı taraftarı olmayan bir avuç kendini bilmez saymayın,
15- Spor endüstrileşti diye her şeyi satılığa çıkarmayın, uğruna bu kadar karşılıksız mesai harcanan, sosyal bir anlamı olan taraftarlığı metalaştırmayın, yenilginin dünyanın sonu ve kırıp dökme sebebi değil oyunun doğası olduğunu hatırlatın,
16- Spor yapma imkânlarını ucuzlatın ve küçük yaştan itibaren yaygınlaştırın, spor yapmayan toplumlar sporu da sporcuyu da yasalarla sevemez, kolaya kaçmayın,
17- Kurunun yanındaki yaşı yakmaya çalışmayın, bütün güzellikler emek ve çaba isteyen organizasyonlarla başarılabilirken taraftar gruplarına organize çete muamelesi yapmayın,
18- Bu ve benzeri, bilinen sorunları tespit etmeden çözüm üretmeye çalışmayın, yeni yasaya hiç kimsenin ihtiyacı yok, boşuna yaygara yapmayın!
ONCEBESIKTAS.COM
10 Şubat 2011 Perşembe
Lego ile Yapılan Maket "Allianz Arena" Stadyumu
.
Legolardan yapılan maket stadyum cidden çok başarılı olmuş. Gerçeğinden daha çok hoşuma gitmedi dersem yalan olur. İlerde yolum düşerse bu parka, canlı gözlerle görebilmek dileğiyle..
.
9 Şubat 2011 Çarşamba
Göklerin Hakimi
.
Geçtiğimiz haftalarda Fenerbahçe ve Dinamo Kiev maçlarında uçurulması için İstanbul'a getirilen, kartal ve bakıcısı çalışmalarına devam ediyorlarmış. Bu habere üzülsem mi? sevinsem mi? kararsız kaldım. Hem bu görüntüyü, mabedimiz de görmek istiyorum hem de göklerin hakimi kartalın sirk hayvanı gibi sergilenmesi çoğu Beşiktaş'lı gibi beni de üzüyor. Büyük ihtimal ile bu kartal doğuştan tutsak. Artık tek özgür olabildiği zamanların, gösteri zamanı olabileceği fikri ile sanırım onun gösteri yapması ve tribünleri selamlaması daha iyi olacaktır. Hayvanat bahçesinde demir parmaklıkların arkasında sergilenmesi yerine ...
.
Bazen düşünüyorum da bizlerde sırasıyla okul, iş hatta yeri gelince evlilik kısacası hayat koşturması, monotonluğu ve sorumluluğu içinde yarı özgürüz. Ne zaman semte gelsek, BJK İnönü Stadyumu'na girsek ozaman kendimizi özgür hissediyoruz !
8 Şubat 2011 Salı
TT Arena Deplasman Analiz "Gittim,Gördüm,Beğendim"
.
Son yıllarda İstanbul derbilerinde toplu deplasman gidişine yasak konmasına rağmen, pazar günü TT Arena Stadyumu'nda oynanan Galatasaray-Eskişehirspor karşılaşmasına, emniyet tarafından Eminönü semtinden kaldırılan körüklü otobüsler ile Seyrantepe yolculuğu bana eski günleri hatırlatıyordu. Haliç manzarası eşliğinde tamamen dolu 4 körüklü otobüs şaşkın bakışlar altında trafikte ağır ağır yol alıyorduk. Seyrantepe'ye gelip de stadyum için ayrılan yan yola girdiğimiz de ise güvenliğin yeterli olmadığı hatta önlem alınmadığı ortaya çıkıyordu. Otopark girişi için yolda bekleyen araçlar ile deplasman tribününe doğru bizleri götüren otobüsler aynı yoldaydık. Trafikden kilitlenmiş araçlar kımıldamıyordu. Yolda yürüyen bir grup Galatasaraylı taraftar otobüslerde bulunanları tahrik etmek için çabalamış olsa da ciddi bir hadise yaşanmadı. Fakat otobüste bulunan taraftarlar tayfalardan oluşsa idi veya bu güvenlik boşluğu İstanbul derbilerinde yapılırsa, ölümcül hadiselerin yaşanması kaçınılmaz olur, aman dikkat !!!
.
.
Otobüsün kapıları açıldıktan sonra kaldırım olmayan yolda yürüyüş başladı. Deplasman tribününe ayrılan giriş hem pek düzenli değildi hem de 4 turnikenin 2 tanesi çalışmıyordu. Yığılma da yaşanınca bekleme ve ezilme tehlikesi geçirme olasılığı malesef Ali Sami Yen stadyumu'nu aratmıyordu. Yan tarafdan açılan demir kapı ile, biletlerin yırtılması şeklinde turnikesiz alandan geçerek içeri girdik. Stadyumun dışının betonerme ve çevresinin boş ve otoban oluşu, biran Olimpiyat stadyumu havası veriyor. Soğuk bir yapısı var. Tribünler ise gayet güzel. Hele deplasman tribününün yeri harika. Alt katın iptal edilerek 2.500 kişilik yerin tamamının üst kata verilmiş olması deplasmancılar için mükemmel olmuş. Fakat alt katın devamlı deplasmancıları tahrik etmesi ve file olmaması yüzünden bir takım tatsızlıklar yaşandı.
Güvenlik görevlilerinin ve filenin olmamasına rağmen ciddi hadiseler olmadı. İstanbul derbilerin de file olmaz ise çok daha kötü hadiseler yaşanması kuvvetli ihtimal. (10 yaşındaki Batuhan'a çok geçmiş olsun! Rastgele bir kişiyi kurban etmeden, atan kişi tespit edilip cezalandırılmalı. Tribünde makara olmalı fakat yabancı madde dahil en ufak bir şey kesinlikle atılmamalı, artık herkesin bu bilince sahip olması gerekiyor !!!)
.
.
Tribünün oval olması sayesinde tayfalar orta tarafda toplanırlarsa hem sağ hem de sol tarafı rahatlıkla görüp organize edebilirler. Tribünlerin tamamının aynı çatı ile kapalı olması sayesinde akustik de çok kuvvetli ses çıkmasına sebep oluyor. Üst katda aynı anda bağıran 2.500 kişi stadyuma hakim olacaktır. Galatasaray taraftarlarının kale arkası alt katda bulunması sayılarının 3.000 civarı olması ve uzak kalması seslerinin genelde uğultu şeklinde duyulmasına neden oluyordu fakat erken gelen goller ve karşılıklı yaptıkları tezahüratlar sayesinde etkili oldular. Yeni stadyumlarla birlikte çekirdekçi maç izleyen seyirci profilinin oluşması biz taraftarları üzse de bence rakibi boğma ve hakemi etkileme açısından daha yararlı oluyorlar. Bol ıslık ile ciddi anlamda baskı kuruluyor. Çıkış da ise yaklaşık 1 saat bekleme sonrasın da metro ile Taksim'e aktarma yapmadan ortalama 20 dakika da gitmemiz ulaşım açısından çok başarılı idi. "Her deplasmancı kullanabilecek mi?" sorusunun cevabını malesef bilemiyorum.
.
7 Şubat 2011 Pazartesi
Quaresma Da Bizi Görecek Mi?
Half Times in Hell (1962)
.
Two Half Times in Hell / Két félidö a pokolban (1962):
.
Macar yönetmen Zoltan Fabri tarafından 1962'de çekilmiş olup, meşhur 'Victory' filminin orjinalidir. Hatta bir çok kaynağa göre sinema tarihinin ilk futbol filmi olarakda gösteriliyor. Komunist ve Yahudi Macarların işçi olarak çalıştırıldığı bir toplama kampında, Hitler'in doğum günü kutlaması için düzenlenecek bir eğlence fikri altında, kampta esir olarak bulunan savaş öncesi başarılı futbolcu olan Onodi'den mahkumlardan bir futbol takımı kurması istenir. Alman takımına karşı şanslarının olmadığını bilmelerine rağmen en azından maça hazırlanırlarken güzel yemek yiyebilme fikri bile onları heyecanlandırır. Fakat bu ayrıcalık tutsaklar arasında sorun çıkmasına neden olacaktır. Filmlerin büyüsü bozulmaması için genelde fazla detaya girmemeye özen gösteriyorum, bu yapıt sinema tarihinin klasikleri arasında yerini almasına rağmen tribün-taraftar olgusu olmadığı için puanlama da kısır davranmam sizleri yanıltmasın.
.
(10 üzerinden 7 yıldız)
6 Şubat 2011 Pazar
İki Seksen
.
Bir vurdu pir vurdu dün Almeida. Ben kapalı alt tribünden, o pozisyona yakın olan yan hakemin arkası oluyor, net bir şekilde gördüm topun çizgiyi geçtiğini. Hatta saha kenarındaki güvenlikçi bile gole sevinip ellerini havaya kaldırdı ama nafile. Emenike'nin pozisyonunda penaltı veremeyen hakemin, açısı sebebiyle belki de göremeyeceği bu pozisyonda sakat sakat görevine devam eden yardımcı hakemi de sınıfta kalarak bizi golden etti.
.
Bunlar konuşulur durur, hakemler yerden yere vurulur vesaire. Ben düne dair o yöde daha fazla bir şey yazmadan madalyonun diğer yüzüne dikkat çekmek istiyorum. O gol verilseydi Almeida bizi ipten alan adam olacaktı. Forvet oyuncuların şansı da bu. Tüm maç fotoğraftaki şekilde iki seksen yatıp uzansa da tek şutla hem puanları kurtaracak hem de milyonları sevince boğacaktı. Olmadı, dün bizi tribünde daraltıp boğduğuyla kaldı. Hayalet gibi dolaştı durdu doksan dakika boyunca. Sınırlı yeteneklere sahip olan Nobre didinip dururken Almeida gelişen her atağı ofsaytten izledi. Hele bir pozisyonda golü kaçırıp aut çizgisinin dışında yere düşüşü sonrası devam eden ataklara kayıtsız kalması akıl alacak gibi değildi. Bu kadar formsuz bir maç çıkartırken Bobo'nun yedek kulübesine çakılı kalması da tribündeki Schuster'in insiyatifindeydi.
.
Gördük ki Guti olmayınca Q7 çetesi şefsiz bir orkestra gibi ayrı telden çalıyor. Beşiktaş pozisyon üretmekte zorlanıyor ve biraz dişli bir rakip çıkınca karşısına bocalamaya başlıyor. İşin enteresanı ikinci yarı başladığından beri bir ileri bir geri gitmemiz. Bu seri böyle devam ederse Ankara'da seyircisiz oynanacak maçta farka koşar, Fener maçında İnönü'de yine saç baş yolarız. On yedide on yedi sadece bir fantaziydi. Bence en ulaşılası on beş galibiyet bile fantastik bir sonuç olabilirdi ama daha şimdiden üçün birini alınca hesabı kitabı bir kenara bıraktık.
5 Şubat 2011 Cumartesi
Kartal Yuvası'ndan İstanbul'a Bakış
İstanbul çok güzel bir şehir, doğa olayları ile daha da güzel enstanteneler fotoğraflanabiliyor. Bu fotograf Istanbul'un en yüksek binası Sapphire'den (236 m) çekilmiş. En öndeki bina Tekfen Tower, sonra sırasıyla Kanyon, Metrocity, Tat Towers ve Çamlica tepesi.. Kısacası tam Kartal Yuvası.. "İstanbul Kanatlarımın Altında" misali...
4 Şubat 2011 Cuma
Türkiye Kupası Çeyrek Final Maçları ve Boş Tribünler
.
Malesef Türkiye'de hepimiz sadece konuşuyoruz, konuşurken de sadece boş konuştuğumuz için ülke futbolu, tribünleri nereye gidiyor kimse bunun farkında bile değil. Sözüm ona futbol ile yatıp futbol ile kalkıyoruz, izlemeyi çok seviyoruz. Tuttuğumuz takım için ölüyoruz !
Birde bazı kesimler şunu savunurlar "insanlar, holiganlar ve küfürden dolayı maçlara gidemiyor". Öyleyse son iki gün içinde yani çarşamba ve perşembe akşamları oynanan Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçlarına bir bakalım. Bu maçlar oynandı fakat kime oynandı belli değil !
.
Bu maçlar ülkenin resmi kanalından canlı yayınlandı. Kısacası yayınlar şifresiz olarak Türkiye'mizin dört bir yanına ulaştı fakat reyting sıralamasına bakınca çeyrek final maçlarının listeye giremediği ortaya çıkıyor. Dizilerin, yarışmaların hatta reklamların bile reytingleri daha yüksek. Demek ki futbol izlemeyi de sevmiyoruz.
.
Tribünlere bakıyorum, 4 maçı toplasak gene de bir stadyum dolduramıyor. 80-95 yılları arasında dolan tribün fotoğrafları ile nüfusun 2 katına çıktığı günümüzde boş tribün fotoğrafları. Demek ki yanlış uygulamalar ile taraftarları da kaçırdınız, üstüne üstlük seyirci de çekemiyorsunuz. Zaten çoğu kulübün taraftarı bile yok !!!
Beşiktaş-Gaziantep B.B. (33.000) ortalama 15.000
Gaziantepspor-Galatasaray (17.000) ortalama 8.000
Gençlerbirliği-Bucaspor (19.200) ortalama 3.000
İstanbul B.B.-Kasımpaşaspor (76.000) ortalama 100
.
Türlü bahaneler uydurulabilinir.Haftasonu oynanacak lig maçlarında da genel itibari ile sonuç pek değişmeyecektir. Pahalı biletler, hava soğuk, takımların taraftarı yok, televizyondan yayın var, holiganlar yüzünden maçlara gelmekden korkuyorlar. Artık kim neye inanırsa, fakat acı gerçekler ortada güneş balçıkla sıvanmaz.Hele bu bahaneleri öne sürmek "özrü kabahatinden büyük" demek olur. Neyse konuşmaya devam (!)
3 Şubat 2011 Perşembe
Bizim Burada Ne İşimiz Var?
.
Dün akşam Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçında (seyircisi olmayan fakat ülkenin en büyük stadyumunda maçlarını oynayan) İstanbul B.B. ile Kasımpaşa 80,000 kişilik Atatürk Olimpiyat Stadı'nda karşılaştı. Maç 0-0 biterken, karşılaşmayı 30'a yakın İstanbul B.B. 'lu ve 20 kadar da Kasımpaşa taraftarı izledi. Kasımpaşa taraftarının çevresinde ise yaklaşık 25 özel güvenlik görevlisinin oluşturduğu çember ile İstanbul B.B.'lu taraftarların açtığı pankart trajikomik görüntü oluşturdu. (Reklama girer diyerek pankartdaki kanalı kapadım)
Artık yanan elektriğe mi üzülürüz, bu görüntülere mi güleriz bilemiyorum. Eskiden gazetede yazardı. "Elde edilen hasılat ve bu hasılatdan, stadyumun masrafları düşüldükden sonra geriye kalan para" ev sahibi kulüplerin kazancı şeklinde, şuanda nasıl oluyor bilemiyorum !(?)
.
Gelelim diğer habere, yani Meclis Adalet Komisyonu'nda görüşülen 'Çirkin ve kötü tezahürat' başlıklı maddeye. Madde komiysondan geçtiği taktirde; "Taraftarların grup halinde veya münferiden duyan kişilerin rencide olmasına sağlayacak tarzda davranışları halinde şikayet şartı aranmaksızın failler hakkında 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
.
Kaynak: http://www.internethaber.com/tribunde-islik-calana-3-yil-hapis-geliyor-325270h.htm#ixzz1Ct1Xgcfq
.
Kısacası gidişat "Bizim Burada Ne İşimiz Var?"
2 Şubat 2011 Çarşamba
Eyvallah
.
Eyvallah Fernandes... Böyle devam. Skoru 5-0'a getirene kadar ciddiyeti elden bırakmayan Beşiktaş turu cebine koydu. Bir ay sonra eller cepte gider Antep'e. bir galibiyet de oradan alırsa cepleri para doldurur, kutlamalarda kebap ve bakalavalarla da mideleri doldurur döner İstanbul'a.
.
İkinci yarıda oynamaya başladığı bütün maçlardaki gibi yine ilk dakikalarda rakip kaleyi ablukaya alıp golü bulana kadar saldırdı Beşiktaş. Klasik deplasman takım zihniyetinden uzak, kapanmadan ve futbolu çirkinleştirmeden oynayan Antep Belediye fazla direnemediği maçta beş farklı geri düştükten sonra sinirlerin bozulmasıyla güzel giden karşılaşmaya limon sıkan fauller yapmaya başladı. Son dakikaları bu nedenle biraz keyifsizleşse de Beşiktaş'ın kontrolü altında geçip bitti.
.
Olimpiyat kazası sonrası, buz gibi bir hafta içi akşamında, Bank Asya takımına karşı üstelik de açık kanaldan yayınlanan bir maç. Tribünler bütün bu olumsuz şartlara rağmen oldukça doluydu. Takıma ve özellikle Schuster'e sahip çıkılması gelecek adına ümit verdi. Lig için Fener'e, kupa için Galatasaray'a mesajlar gönderilerek gece sonlanırken Sergen'e de göz kırpmayı ihmal etmedi tribünler.