31 Ocak 2012 Salı
Skandal Üzerine Skandal
Maç öncesi havalimanında protesto haberlerini okuduk, maç akşamı da protesto edenlerin maça alınmadıklarını.. Artık yorum yapmaya dilim varmıyor. Yetmez Demirören YETMEZ...
http://www.sporx.com/futbol/superlig/besiktas/kayseride-yildirim-demiroren-protestosuSXHBQ266118SXQ/
ttp://www.fotomac.com.tr/Besiktas/2012/01/31/stada-alinmadilar
Hele "Avrupa Kupalarına gitmeyelim" demecine ne demeli ??
30 Ocak 2012 Pazartesi
Başladığı Gibi Bitti
Tamam kötü yenen bir golle maçın başında 1-0 geriye düştük. İlk yarıda kalenin dibinde önce Mustafa sonra Necip'le mutlak golleri kaçırdık. Defans hattı ile hücum bölgesi arasında koukluklar yaşadığımız da bir gerçek. Bütün bunlar kendimize batırdığımız çuvaldızın uç kısmı. Daha gerisi de var elbet. Pekiyi elimize iğne alsak senin nerene batırmamız icap eder acaba? Fernandes'e yapılan faulleri es geçip iki sarı karttan onu atmak ve sarı kartlı Kayserili oyuncunun kasti elle müdahelesine seyirci kalmak ne oluyor.
Liderin puan kaybettiği haftada aynı şekilde puan kaybetmek hoş değil. Pazartesi, Perşembe, Pazar olmak üzere üç maça çıkacağımız haftaya mağlubiyetle başlamak da kötü oldu. Üstelik Fernandes ve Sivok cezalı. Geçen maçta son dakikada gelen iki puan bu kez ilk dakikada gitti. Maç başladığı gibi 1-0 bitti. Takım sanki maç seçiyor bu sene. Play-off'ları da hesaba katarak çok fazla üzülmüyoruz bu kayıplara ama yine de oynanan oyun memnun etmedi kimseyi. Mersin maçında düzelelim, Fener maçında üzülmeyelim inşallah.
Kayserispor: 1
Beşiktaş: 0
Liderin puan kaybettiği haftada aynı şekilde puan kaybetmek hoş değil. Pazartesi, Perşembe, Pazar olmak üzere üç maça çıkacağımız haftaya mağlubiyetle başlamak da kötü oldu. Üstelik Fernandes ve Sivok cezalı. Geçen maçta son dakikada gelen iki puan bu kez ilk dakikada gitti. Maç başladığı gibi 1-0 bitti. Takım sanki maç seçiyor bu sene. Play-off'ları da hesaba katarak çok fazla üzülmüyoruz bu kayıplara ama yine de oynanan oyun memnun etmedi kimseyi. Mersin maçında düzelelim, Fener maçında üzülmeyelim inşallah.
Kayserispor: 1
Beşiktaş: 0
27 Ocak 2012 Cuma
"YD" demek "Yetmez Demirören" demek
Son 2 gündür her yerde bir tantana, nereye baksam kimin ile konuşsam vay efendim neymiş sayın başkanımız "Fenerbahçe'miz" demişmiş... Ezeli rakibimiz ile tarihimiz boyunca hep itiştik fakat başkanımızın demeçleri sayesinde durum öyle bir hal almıştı ki Beşiktaş tezahuratlarından çok "Fenerbahçe'ye küfür" duyar olmuştuk bilhassa gençlerin dillerinde, tribünlerde, sokaklarda.. Böylesine büyük bir camiayı bu komplekse sokan ve bununla beslenen başkanımız şimdi çıkıpta "Fenerbahçe'miz" deyince haliyle beyni yıkananlar bir anda n'oluyoruz dedi..
Oysa ki Beşiktaş'ımızdan defalarca teşvik-şike ile şampiyonluklarımızı göz göre göre gasp eden hatta bizzat bu oyunlarda başrolü oynayan Adnan Polat kankalığı kimseyi rahatsız etmemişti !?!
Fotoğraflarda görüldüğü gibi Beşiktaş tribünlerine küfürler ettiğinde de 3 maymunu oynayan, unutan yıldız transferler ile göbekler atanlar şimdi rahatsızlık duyuyorlar.. Beyler bence buna da daha önceleri olduğu gibi yarabbi şükür diyelim çünkü "yetmezz Demirören yetmezzz" tezahuratları kulağımda çınlıyor. Başkanımızın her açıklaması, ayrı bir skandal olarak tarihe geçti. Devamı da fazlasıyla gelecek arkası yarın misali. Kısacası atı alan Beşiktaş'ı geride bıraktı Üsküdar'ı geçti ,demek oluyor ki; "geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye ...."
Etiketler:
Beşiktaş,
Gündem,
Skandallar,
Unutulmayacaklar,
Yönetim
Çok Güzel Hareketler -12-
Malumunuz Türkiye ve İstanbul kar altında, tabi taraftar durur mu? Eğer kardan adam yaparsa, formayı giydirir! Yapanın ellerine sağlık... Her zaman her yerde Beşiktaş...
25 Ocak 2012 Çarşamba
Carlos Carvalhal "Müthiş Depar"
Carlos Augusto Soares da Costa Faria Carvalhal (d. 4 Aralık 1965, Braga), Portekiz'li eski futbolcu ve teknik direktör. Futbolculuk kariyerinde defans olarak oynamıştır. Şu anda takımımızın başında yardımcı antrenör sıfatıyla vekaleten teknik direktör olarak görev yapmaktadır. Kariyerine bakıldığı zaman gerek futbolculuk hayatı olsun gerekse çalıştıştırdığı kulüpler bazında mütevazi bir geçmişe sahip olduğunu görüyoruz. İstanbul'a geldiğinden beri çizgisini bozmadan devam ediyor. Zaten tribünlerin sevgisini de bu şekilde kazandı. Hele dün akşam benim ve bir çok kişi için yeşil saha da gördüğümüz en güzel hareket hocamızın uzatmalarda gelen gol sonrası kendini kaybederek futbolcularımızın yanına kadar attığı müthiş depardı. Tribünlere şov yapmak yerine spontane gelişen ve iç güdüsel olarak yapılan bu tür sevinçler bizlerinde içini ısıtıyor. Hocam UEFA'da kazanalım turlar atlayalım ve bizlerde caddelerde sevinçten hep beraber böyle sevinç deparları atalım.. Ayağınıza sağlık... Maçı bırakmayan topçularımıza sevgilerle...
24 Ocak 2012 Salı
Beşiktaş J.K. - Gaziantepspor
Oynadığımız son Süper Lig karşılaşması sonrası, artık ligin tadı-tuzu kalmadı şeklinde yorum yapmıştım. Üstünden henüz 3 gün geçti, ne olduğunu anlamadan 4.gün akşamı bu sefer İstanbul'da Gaziantepspor'u konuk edeceğiz. Beşiktaş'ımızdan asla sıkılmayız fakat saha da futbol adına bir oyun yokken, bariz hakem hataları, sonuçlanamayan şike-teşvik davaları, 58. madde kaosu derken birde yönetimimizin açıklamaları, kulübün geldiği nokta, biz taraftarların evrimleştirilip birer enayi çekirdekçi kıvamına getirilip tribünlerin bitirilişi haliyle havanın buz gibi soğuması vs... Valla akşama Gaziantep maçı var denince aklıma oynayacağımız futbol maçı değilde sadece ve sadece fotoğraftaki bol fıstıklı tatlılar geliyor. Hatta tadı tuzu kaçmış, inandırıcılığı kalmamış çadır tiyatrosu şeklinde oynanan maçlar için lig tv seyredeceğime böyle bir tepsiyi izler, mahallenin baklavacısının yolunu tutarım en azından hem gözüm hemde karnım doyar...
23 Ocak 2012 Pazartesi
Türkiye'deki Spor Salonları ve Beşiktaş Basketbol
İnönü Stadyumu izin sorunu yüzünden yıkılamıyor, yenisi yapılamıyor rakipler almış başını gidiyor diyenlere, "kapalı spor salonlarında durum nasıldır?" diye bir hatırlatma yapmakta fayda var. Günü kurtarma ve günlük reklam amaçlı transfler üzerine kurulu bir sistemde Kadın Basketbol takımımız küme düştü düşecek durumda iken, Erkek takımımız ise Avrupa kupası mücadelesinde ve Türkiye liginde adeta "öylesine" maçlar oynuyor. Anadolu Efes, Fb Ülker, Gs M.P.'in Euroleague'de mücadele etmesi ve maçlarını oynadıkları salonları gördükçe hem kızıyor hemde üzülüyorum. Sponsorsa bizimde sponsorumuz var. Peki aradaki uçurum niye?
Maçlarımızı oynadığımız 3.200 koltuk kapasiteli Akatlar Spor Salonu, fotoğraflara bakıldığında fena değil gibi durmasına rağmen, yeni yapılan spor salonlarının yanında vasat kalıyor. Hele ki konumu şehrin merkezi semtlerinden biri olan Etiler'e yakında olsa, malesef ulaşım sorunu (servis kaldırmak taşıma suyuyla değirmen dönmez misali) ve takımlarımızın istikrarsız performanslarından dolayı malesef doluluk oranı çok düşük.
Sinan Erdem Spor Salonu; 16.500 koltuk kapasiteli yeni bir salon, ulaşım bakımından çok iyi olmasa da Akatlar Spor Salonu'na göre hem araba ile gelenlere hemde toplu taşıma hattı bakımından daha rahat. Euroleague'in gediklisi Anadolu Efes ve arada sırada diğer takımlara da ev sahipliği yapıyor. Bu sene Euroleague 4'lü finali bu salonda oynanacak.
Fenerbahçe Ülker Arena; henüz hizmete girmedi fakat fotoğrafları görünce sadece Fenerbahçe'lileri değil beni bile heyecanlandırdı. 13.800 koltuk kapasiteli olacak olan salonun mimarisi NBA maçlarında gördüğümüz salonlara benziyor. Taraftar-tribün yapılırmı bilemiyorum ama seyir açısından çok keyifli bir salon olacak gibi duruyor.
Abdi İpekçi Spor Salonu; ulaşım bakımından ve etrafının ıssız oluşundan dolayı konumunu pek sevmesemde bu salonu düşününce, aklıma Efes Pilsen'in muhteşem 5'lisi ile Avrupa Kupalarında elde ettikleri başarılar ve dolu tribünler geliyor. Şuanda Galatasaray takımına ev sahipliği yapan eski fakat bir okadar da rakibi baskı altına alabilme özelliği ile sanırım büyük ve yeni salonlar arasında ilk sırada yer alıyor. 12.500 koltuk kapasiteli, dolduğu zaman ise görüntüsü muhteşem.
Ankara Spor Salonu 13.000 kişilik olup.....İzmir Halkapınar S.Salonu 10.000 kişilik
Bu salonlara ayak basarak henüz maç izleme şansım olmadı fakat mimari açıdan farklı olduğu için hoşuma gidiyor diyebilirim. Keşke hem zirveye oynayan hemde tribünleri doldurabilen ev sahibi seyircili takımlar maçları olsaydı.
Karşıyaka Arena Spor Salonu; basketbolu çok seven ve Türkiye'de sayılı camialar arasında bulunan Karşıyaka semtine yapılmış 6.500 koltuk kapasiteli bu salonun deplasman takımını baskı altına alması adına güzel fakat mimari açıdan bana kalırsa vasat.
Kayseri Kadir Has Spor Salonu; Türkiye'mizde düzenlenen son Dünya Kupası şampiyonasında hizmete açılmış yeni salonlarımızdan ve 7.200 koltuk kapasiteli olup mimari özelliği ise yeni yapılan endüstriyel stadyum-spor salonu görüntüsünde. Seyir zevki yüksek olması için alt katın büyük bir bakıma bilet fiyatlarıda en yüksek olan bölüm, üst katın ise daha küçük tutulduğu bunun yanında katları ayıran orta kısımda da locaların bulunduğu tribünler. Mimari açıdan artık yeni yapılan salonlarda bu tür tribünler klasikleşiyor.
Trabzon Pelitli Spor Salonu; haftasonu gerçekleşen All Star 2012 organizasyonunda gördüğüm ve mimari özelliği ile artık yeni salonların klasikleşen tribünlerine başka bir örnek olan 7.500 koltuk kapasiteli salon.
Maçlarımızı oynadığımız 3.200 koltuk kapasiteli Akatlar Spor Salonu, fotoğraflara bakıldığında fena değil gibi durmasına rağmen, yeni yapılan spor salonlarının yanında vasat kalıyor. Hele ki konumu şehrin merkezi semtlerinden biri olan Etiler'e yakında olsa, malesef ulaşım sorunu (servis kaldırmak taşıma suyuyla değirmen dönmez misali) ve takımlarımızın istikrarsız performanslarından dolayı malesef doluluk oranı çok düşük.
Sinan Erdem Spor Salonu; 16.500 koltuk kapasiteli yeni bir salon, ulaşım bakımından çok iyi olmasa da Akatlar Spor Salonu'na göre hem araba ile gelenlere hemde toplu taşıma hattı bakımından daha rahat. Euroleague'in gediklisi Anadolu Efes ve arada sırada diğer takımlara da ev sahipliği yapıyor. Bu sene Euroleague 4'lü finali bu salonda oynanacak.
Fenerbahçe Ülker Arena; henüz hizmete girmedi fakat fotoğrafları görünce sadece Fenerbahçe'lileri değil beni bile heyecanlandırdı. 13.800 koltuk kapasiteli olacak olan salonun mimarisi NBA maçlarında gördüğümüz salonlara benziyor. Taraftar-tribün yapılırmı bilemiyorum ama seyir açısından çok keyifli bir salon olacak gibi duruyor.
Abdi İpekçi Spor Salonu; ulaşım bakımından ve etrafının ıssız oluşundan dolayı konumunu pek sevmesemde bu salonu düşününce, aklıma Efes Pilsen'in muhteşem 5'lisi ile Avrupa Kupalarında elde ettikleri başarılar ve dolu tribünler geliyor. Şuanda Galatasaray takımına ev sahipliği yapan eski fakat bir okadar da rakibi baskı altına alabilme özelliği ile sanırım büyük ve yeni salonlar arasında ilk sırada yer alıyor. 12.500 koltuk kapasiteli, dolduğu zaman ise görüntüsü muhteşem.
Ankara Spor Salonu 13.000 kişilik olup.....İzmir Halkapınar S.Salonu 10.000 kişilik
Bu salonlara ayak basarak henüz maç izleme şansım olmadı fakat mimari açıdan farklı olduğu için hoşuma gidiyor diyebilirim. Keşke hem zirveye oynayan hemde tribünleri doldurabilen ev sahibi seyircili takımlar maçları olsaydı.
Karşıyaka Arena Spor Salonu; basketbolu çok seven ve Türkiye'de sayılı camialar arasında bulunan Karşıyaka semtine yapılmış 6.500 koltuk kapasiteli bu salonun deplasman takımını baskı altına alması adına güzel fakat mimari açıdan bana kalırsa vasat.
Kayseri Kadir Has Spor Salonu; Türkiye'mizde düzenlenen son Dünya Kupası şampiyonasında hizmete açılmış yeni salonlarımızdan ve 7.200 koltuk kapasiteli olup mimari özelliği ise yeni yapılan endüstriyel stadyum-spor salonu görüntüsünde. Seyir zevki yüksek olması için alt katın büyük bir bakıma bilet fiyatlarıda en yüksek olan bölüm, üst katın ise daha küçük tutulduğu bunun yanında katları ayıran orta kısımda da locaların bulunduğu tribünler. Mimari açıdan artık yeni yapılan salonlarda bu tür tribünler klasikleşiyor.
Trabzon Pelitli Spor Salonu; haftasonu gerçekleşen All Star 2012 organizasyonunda gördüğüm ve mimari özelliği ile artık yeni salonların klasikleşen tribünlerine başka bir örnek olan 7.500 koltuk kapasiteli salon.
22 Ocak 2012 Pazar
21 Ocak 2012 Cumartesi
Süper Lig'in Tadı Tuzu Kalmadı
Beşiktaş'ımız, deplasmanda Antalyaspor'u Almeida'nın 64. ve Fernandes'in 90. dakika da attığı goller ile 2-1 yeniyordu fakat maçta 2 önemli hata yaşandı. İlki ceza sahamıza giren Antalyaspor'lu Necati'nin kayarak vurduğu topa kalecimiz Cenk müdahale ediyordu fakat top çizgiyi geçtiği için Antalyaspor'lu oyuncular gol diye sevinirken hakem golü vermiyordu.
Fotoğrafta görüldüğü üzere top tamamıyla çizgiyi geçmiş buz gibi golmüş. Yan hakem veya orta hakemin pozisyonu net göremediği için vermediğini ümit ediyoruz.
Umarız kasıtlı bir davranış yoktur. Malumunuz yıllardır bu tür hatalardan canımız yandığı için sadece bizim başımız yandığı zaman "adalet istiyoruz" diyenlerden değiliz. Zaten öyle olursa görüşlermizde samimi olmadığımızı vurgulamış olurduk.
İkinci hata ise 90+4 oynanırken oyuncumuz İsmail Köybaşı kaleye giden topu çizgi üzerinden elle çıkarınca hem direkt kırmızı kart gördü hemde penaltıyı Antalyaspor'lu Tita gole çevirdi.
Yapılan amatör yanlışlığın özeti boşu boşuna alınan kırmızı kart..
Esasında bu hatalar, oynanan maçlar artık benim için pekte önemli değil. Dün Fenerbahçeli yöneticiler açıklama yapıyor; "eğer kulübümüzün şike yaptığı ispatlanırsa, şike yaptıysak cezamıza razıyız, bizi düşürün 58. madde değişmesin" derken, başkanlığa geldiği günden beri "Anti Fenerbahçe" kavramı ile beslenen,devamlı gündeminde tutan, camiamızı Fenerbahçe düşmanlığı kısır döngüsüne sokan Yıldırım Demirören ise şike davası sürecinde Fenerbahçe'nin en büyük avukatı oluyordu. Düşündürücü ve üzücü ... !?!
20 Ocak 2012 Cuma
Beşiktaş'ımız "Dünya Kulübü?" Basketbol Son Durum
Kadın basketbol takımımız dün akşam İstanbul'da Gran Canaria'ya 78 - 61 yenilerek, Avrupa'ya veda etti . Türkiye Kadınlar Basketbol 1. Ligi'nde de 13 maç geride kalırken alınan 3 galibiyet,10 mağlubiyet ile sondan bir üst sırada bulunuyor. Malesef kadın basketbol takımımız da üzücü gelişmelere şahit oluyoruz. Dün akşam yaşanan olaylarla ilgili haberi linkden okuyabilirsiniz.
Beko Basketbol Ligi'nde ise 15 maç geride kalırken Beşiktaş Milangaz erkek takımımız ise aldıkları 11 galibiyet, 4 mağlubiyet ile ligde 4. sırada bulunurken affedersiniz ama kimsenin ilgilenmediği Eurochallenge Kupası'nda kolay rakiplerini yenmeye devam ediyor. Tabii ki bu başarıyı küçümsemiyoruz fakat basketbol denince akla "Euroleague" geliyor.
Hatta bu sene ilk defa İstanbul'da düzenlenecek olan THY Avrupa Ligi Dörtlü Finali’ne çıkmak için mücadele eden 16 takım içinde 3 Türk takımın bulunduğunu düşünürsek, 'babalar' gibi sponsorlu takımımız "niye orada değil?" diye sormadan edemiyoruz.
Eğer dünya kulübü olacak isek, o düzeylere çıkıp takımımızı oralarda görmek istiyorsak; reklam amaçlı 3-5 maçlık transfer edilen NBA yıldızları veya derbi maçlarını Sinan Erdem Spor Salonunda oynamak yerine planlı,sistemli ve masa başında ağırlık koyarak anlaşmalar yaparak basketbol denince Avrupa'da ilk akla gelen en önemli organizasyonda düzenli olarak her sene yerimizi almamız gerekiyor!
19 Ocak 2012 Perşembe
Beşiktaş İnönü Stadyumu "İlk Proje Modeli"
Son zamanlarda devamlı izin çıktı-çıkmadı polemiği devam edenken, yeni proje örnekleri henüz netleşmemiş olup sadece power point sunumlardan ibaret olan yapılacak-yapılmayacak gibi devamlı yazılıp çizilen Beşiktaş İnönü Stadyumu'muzun ilk projesi hakkında bilgiler;
Orjinal proje modeli 1939 yılında (resimdeki) İtalyan mimar Paolo Vietti Violi tarafından yapılmıştır. Paolo Vietti-Violi (20 Haziran 1882,Grandson– 25 Aralık 1965, Vogogna),
Fransa'nın başkenti Paris'teki Ecole des Beaux Arts'tan mezun olan ilk İtalyan mimar olan Paolo Vietti-Violi daha sonra Milano şehrine taşındı. İtalya'da mimarlık mesleğini sürdürebilmek için İtalya’da yer alan Kraliyet Politeknik Üniversitesi'nde (Regio Politecnico) tekrar mimarlık eğitimi almak zorunda kaldı. Mimarlık kariyerinde ağırlıklı olarak, başta hipodrom ve stadyumlara olmak üzere spor tesisleri tasarlamıştır. Kariyer hayatı boyunca tasarladığı projeler arasında İstanbul'da yer alan bizim İnönü Stadyumu ile Ankara 19 Mayıs Stadyumu da vardır.
18 Ocak 2012 Çarşamba
Nihat Kahveci - "Gerçek Beşiktaş'ın Çocuğu"
Bugün Nihat Kahveci futbol hayatına nokta koyduğunu açıkladı. Nihat Beşiktaş'tan ayrıldığı ilk dönemde "eğer Türkiye'ye dönersem, sadece Beşiktaş" demişti vede sözünü tutmuştu. Beşiktaş'tan ikinci ayrılışında "oynarsam Avrupa da oynarım, Avrupa da oynayamazsam futbolu bırakırım, Türkiye'de Beşiktaştan başka bir kulüpte oynamam" demişti ve yine sözünü tuttu.
Her şey için teşekkürler Nihat Kahveci. Akıttığın ter, yaşattığın sevinçler ve en önemlisi adamlığın için teşekkürler. Şimdi yönetimimize düşen görev, Nihat Kahveci'ye adam gibi bir jübile yapmaktır. Beşiktaş'ın harbi çocuğu için bu jübile yapılmalıdır.
Kariyeri : http://tr.wikipedia.org/wiki/Nihat_Kahveci
17 Ocak 2012 Salı
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar (2000)
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar (2000) :
Filmin konusu Bursa'nın tarihi semtlerinden birinde mahalle sakinlerince kurulmuş olan, Esnafspor isimli amatör bir futbol kulübü ve semt sakinlerinin hayatı hakkında. Takımın rengi Brezilya Milli Takımı'nin renkleri olan "sarı-yeşil" den esinlenmiş olup, kadrosu da gene mahallenin genç ve yaşlı delikanlılarından kuruludur. Fırıncı Hamdi'nin başkanlığını üstlendiği takımın en büyük hedefi Amatör Kulüpler Ligi'nde şampiyon olmaktır. Mahalleye nereden ve nasıl geldiğini artık kimsenin anımsamadığı Hacı, beş yıldır takımın antrenörlüğünü yürütmekte ve esnafında maddi desteğini almaktadır. Yeni sezona son transferleri olan genç forvet oyuncusu ve Fransa'da bir üniversitede staj yapmış olup mahallenin lisesine beden hocası olarak atanan hocanın kondisyonerliğe gelmesiyle başlanacaktır. Esnafspor'u ve mahalleliyi heyecanlı günler bekler. Bu keyifli filmi izlerken bir bakıma hiç ilgilenmediğimiz alt liglerde neler olduğunu farkediyoruz.
(10 üzerinden 7 yıldız)
16 Ocak 2012 Pazartesi
Bursaspor Maçının Ardından
Aylar sonra ilk defa İnönü Stadyumu'muza gidiyordum. Semt,sokaklar, tribünler bildiğimiz gibiydi hatta daha da kötüydü. Sadece Beşiktaş için gelenlerin sayısı malesef her geçen sürede adeta daha da azalıyor. Kalabalık alkolünü abartılı şekilde alıyor, ağızlardan sadece küfür çıkıyor hatta haykırıyorlar, hep bir ağızdan kısacası kendileri çalıp kendileri eğleniyorlar.
Yakıştıramıyorum bu basitliği siyah beyazımıza ama yapacak birşey yok.
Aslında maç için de söylenecek pek birşey yok. İlk yarı biz, ikinci yarı rakip takım oynadı. Atamayana atarlar misali 3. golü bulduktan sonra rahat bir nefes alıyorduk, alıyorduk ama
tribünlerimizin performansı çok kötüydü. Hele ki 2-1 öndeyiz ve baskı yiyoruz maçın sonlarına yaklaşmışız, stress artmış, tribünümüz ise Bursaspor'a küfür ediyor. Rakip seyircide yok. Nedensiz amaçsız. İnsanlar parasını verip geliyor haliyle eğlenmek istiyorlar. 3 puanmış pek umurlarında değil. Benim ise Avrupa kupası maçları dışında bu sezon için ne beklentim var ne de bir hevesim... Deplasman kovalamak sanırım en iyisi...
Lefter Küçükandonyadis
"İyi insan olmadan, iyi Beşiktaş'lı olunmaz" bu cümlenin anlam derinliğinde yatar bizim duruşumuz. Beşiktaş'lı vefalıdır, farklıdır geçmişini unutmaz, hoşgörülüdür. Değerleri vardır, sahip çıkar hatta sadece kendi değerlerine değil insanlığa, ülkemize yararı dokunmuş herkese herşeye sahip çıkar. Asi ruhumuz vardır, mağduru, ezileni korur gerekirse alayına isyan der herkese karşı oluruz! Sosyal mesajlar veririz dünyanın her tarafında olan haksızlıklara karşı dururuz.
Paok ile kardeşlik adımları atan bizlerin bu yakınlaşmanın sadece "renk benzerliğinden dolayı olmadığını, Ege'nin karşı kıyısındaki kartal amblemli kulübün Türkiye'den giden Rumlar tarafından kurulmasının da büyük katkısı olduğunu" her fırsatta söylenmişti.
Ya içimizdeki "Türkiye'den gitmeyen ve bu ülkeyi en iyi şekilde temsil eden rekortmen bir değerimizin" vefatına kayıtsız kalmak bizlere yakışırmıydı? Ege'nin değil daha da yakın boğazın karşı kıyısında ezeli rakibimiz fakat ebedi dostumuz olan Fenerbahçe'nin ve Türkiye'nin efsane eski milli futbolcusu için yapılan son cenaze törenine değinmeseydim içim rahat etmezdi. Mekanın cennet olsun Ordinaryüs...
15 Ocak 2012 Pazar
Bursaspor Maçına Doğru
Bu akşam oynanacak Bursaspor maçında tribünlerimizin ilgisinin ve tezahüratlarının yasaktan dolayı gelemicek olan Bursaspor taraftarına ve merdivenlere değil, 2 gün önce aramızdan ayrılan ülkenin değerlerinden olan özel insanlar; Rauf Raif Denktaş, Lefter Küçükandonyadis ve Beşiktaş'ımızda 10 sezon forma giymiş efsane kalecimizin vefat edilişinin 22.ölüm yıldönümü (14.01.1990) anısına gösterilmesi dileğiyle stadyumda yerimizi alır ve bize yakışanı yaparız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)